Yolcu: Değişim böyle olmaz!
Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak İl Başkanlığı seçimlerine saatler kala adaylıktan çekilen parti emektarı Nurettin Yolcu'dan, siyasi gündem de deprem etkisi yapacak açıklamalar...
Haber giriş tarihi : 11-10-2023 | 00 : 21 14
Haber güncelleme tarihi : 11-10-2023 | 00 : 21 14
Haber merkezi - Zonguldak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) il başkanı adayı, 1 Ekim Pazar günü yapılacak 38. Olağan Genel Kurul öncesinde sürpriz bir kararla, seçimlere 1 gün kala çekildiğini duyuran Nurettin Yolcu, Zonguldak CHP 38. İl Kongresiyle ilgili değerlendirmelerde bulunarak, dikkat çeken açıklamalarda bulundu….
CHP’nin 38’inci Zonguldak İl Kongresi 1 Ekim Pazar, diğer seçimlere göre nispeten sönük bir şekilde gerçekleştirildi. Mevcut il başkanı Murat Pulat’ın aday olmadığı kongrede, Devrim Dural, 210 delegenin oyunu alarak başkan oldu. 600 delegeden 457’sinin oy kullandığı kongreyle ilgili değerlendirmelerde bulunan, partinin tabanından gelen birçok kademesinde görev yapan Nurettin Yolcu, dobra açıklamalar kaydetti.
“DESİNLER DİYE ADAY OLUNMAZ!”
"15 gün içerisinde, partiden arkadaşlarımızla bölgemizdeki Zonguldak’ın bütün ilçe başkanlıklarını ziyaret ettik. Partide neler olması gerektiğini, neler yapılması gerektiğini anlattık. Çünkü gözlemlerimize göre, partide ciddi bir disiplinsizlik, plansızlık, programsızlık ve iç çekişmeler var. Bunları nasıl düzelteceğimiz konusunda istişarelerimiz oldu. Yapılması gerekenleri ifade ettik. Sonucunda gördük ki bazı arkadaşlarımız herhangi bir planla çalışmayı, halka ulaşmayı değil de kendi grupları içerisinde küçük çıkar çatışmalarıyla sonuca ulaşmayı düşündüler. Böyle uygun görüldü. Adım basın ve kamuoyunda gündeme gelmişti. Çevremizdeki bazı arkadaşlarda desteklemişti. Kendimize göre, partimize daha fazla zarar vermeyelim, çekişmeler içerisine girmeyelim anlayışıyla bir kenarda duymayı yeğledim. Desinler diye aday olunmaz. Delegeler partisine güvenmiyor. Böyle değişim olmaz! Partide zaten farklı görevlerim var ve onları da yapmaya çalışıyorum zaten. Küsmek, darılmak yok. Partim için, halkım için elimden gelen görevi yapmaya hazırım. Sonuçlar herkes için hayırlı olsun.
“AYNI ŞEYİ YAPARAK FARKLI SONUÇ ALAMAZSINIZ”
Hep aynı şeyi yaparak farklı sonuç alamazsınız. 37. kongrede de tablo böyleydi. İnsanlar bir umuttur. Kongrede yeni başkanımızı seçelim, bize yeni bir heyecan getirir. Bir umuttur. Gidip kongrede il başkanımızı seçelim. Yeni bir anlayış getirir diye düşündüler. 37’nci Zonguldak İl Kongresine bu düşüncelerle, umutlarla geldiler. Ancak, 38’inci kongreye geldiklerinde, 37’nci kongrenin ardından düşüncülerin hiç değişmediğini gördüler. İnsanlar, partililer umudunu kaybetmeye başladı.
“EN TEHLİKELİ ŞEY UMUTSUZLUKTUR”
Siyasi yapılarda en tehlikeli şeylerden biri umutsuzluktur. Hele ki eğer seçmen sizden umudunu kaybederse, o zaman geçmiş olsun, siyaset üretemezsiniz. Siyaset heyecan işidir. Ama bizim arkadaşlarımızın birçoğunun şöyle bir anlayışı var; Parti içinde kendi heyecanları çok yüksek lakin esas olan halkı heyecanlandırmak. Halkı heyecanlandıramazsanız, sonuç alamazsınız. Maalesef görünen tabloda o. Maalesef her geçen gün umutlar yitiriliyor. En tehlikeli durumda bu: Umudunuzu kaybettiğinizde siyaset üretemezsiniz. Çünkü motivasyonunuz düşmeye başlar. Motivasyonunuzu kaybedersiniz. Siz kaybederken halkta size olan güvenini kaybeder ve siyaseten de balon gibi söner gidersiniz. Maalesef ki gelinen süreci bu şekilde özetleyebiliriz…
Cumhuriyet Halk Parti’nin kurucu değerleri her zaman çok diridir. Yeter ki biraz iç çekişmelerden uzaklaşıp yüzünü halka dönecek siyaset anlayışı yapacaklar hakîm olursa o zaman işler çok rahat değişir, heyecan ve umutlar yeşerir diye düşünüyorum.
“ZONGULDAK SİYASETİNİ KİRLETTİLER”
Zonguldak siyasetini maalesef kirlettiler. İnsanlar kutuplaştı. Bizim arkadaşlarımızda göremediğimiz şey şu; Biz parti içi yarışı bir şölene değil de bir kavgaya dönüştürüyoruz. Dönüştürdüler! Ben daha önce lokman beyle de konuştuğum için ismini zikrederek söyleyebilirim. Dedim ki, delege seçeceğiniz arkadaşlar sizin kurşun askeriniz olmasın. Siz kongrede seçildikten, işi bittikten sonra bir kenara kaldırıp atılmasın o insanlar. Öyle bir arkadaşlar belirleyelim ve seçelim ki, mahallelerinde temsilci olsunlar, vatandaşlar parti arasında köprü olsunlar, halkla iletişimini sürdürsünler…
“DÜŞÜNCELERE İPOTEK KOYULUYOR, YÖNLENDİRME YAPANLAR ARASINDA MİLLETVEKİLLERİ DE OLABİLİR”
Şimdi örgütlerin en büyük handikapları vatandaşla parti arasında iletişim sorunu. Halkla yeterince ve doğru iletişim kurmaktan geçer. Az önce de ifade ettiğim gibi halkla kopmuşsunuz, koparken de bir şey üretemezsiniz. Seçeceğimiz arkadaşlarımız sizinle halk arasında gerekli diyaloğu kuracak ama maalesef ki herkes kongrede, ‘Ben ne dersem yapacak bir delege seçeyim, ondan sonra da öyle bir üst kurul seçeyim.
İl kongresinde hangi adayı işaret ediyorsam ona oy versin’ diye bir anlayışa girdiler. Çok doğru olacağını düşünmediğim için isim zikretmekte istemiyorum. Ama partide bu anlayış uzun süreden beri gelenek haline geldi. Herkes bunu yapıyor. Küçük olsun benim olsun. Bu olmuyor ve sonuç alamıyoruz. Aslında şöyle düşünün, özgür bir insanın kendini ifade etmesi, siyasi tercihini kullanması onun özgürlük alanıdır. Ancak maalesef kongrede gördük ki, ilçe başkanları ya da diğer birimlerdeki arkadaşlarımız, milletvekilleri de olabilir insanların düşüncelerine ipotek koyarak, oy vermede yönlendirme yapıyorlar. Partiyi böyle büyütemezsiniz…
Defalarca söyledim. Ziyaretlerde ilçelerde bunu dile getirdim. Siyasi partiler kentin sorunlarını çözmek için varlar. Eğer kentin sorunlarını çözmek için uğraş vermiyorlarsa hiç siyaset yapmasınlar. Yapılacak çalışmalarla ilgili komisyon kurulup halkın konuyla ilgili yeterince bilinçlendirilmesi ve fikir sahibi olması sağlanmalı. Siyasi partiler bu konularda öncü olmalı. Böyle de bilgi kirliliklerinin de önüne geçilmiş olur. Bunu genişletebiliriz.
Hayata geçirilmesi planlanan çeşitli projelerden, tarım, işsizlik, altyapı, ulaşım, güvenlik sorunlarıyla ilgili her alanda komisyonlar kurarak, halka ulaşıp bilinçlendirebilirsiniz. Siz bunları ne yapmıyorsanız ne yapıyorsunuz? Bu noktada geliyoruz işin içine, ‘partiye geldiler, hoş geldin dedik, çay- kahve söyledik. Sohbet ettik. Güle güle dedik’ kafalarıyla siyaset olmaz. Bu kafalar siyaset üretemez. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Üzüldüğüm şey şu; Bakın Kongrede eskisi gibi heyecan yoktu, coşku yoktu. Katılım çok az. Çok üzülüyorum. Bomboş. Ana muhalefet partisinin il kongresi böyle mi olmalı. Salon dolup taşmalıydı. Bir il başkanlığı böyle mi kongre yapmalı. Birlik beraberlik içerisinde olmalıyız.
“İKTİDARDAN UMUTLAR KESİLİYOR, EĞER MUHALEFETTEN DE KESİLİRSE…”
Toplum yavaş yavaş iktidardan umudunuz kesmeye başladı. Fakat en tehlikeli olan da iktidarın alternatifi olan muhalefetten de umudunu keserse ülkenin kaderini karanlığa gömmüş oluruz. Biz maalesef halkımıza umut olamıyoruz ve bunu örgütlerin yapması gerekir. Yerel seçimlere yaklaşıyoruz. Kangrenin aslında temel nedeni; 25 belediye başkanlığına kim oturacak? İl Genel Belediye Meclis üyeleri kim olacak? Parti içerisinde bir seçim koordinasyon kurulu oluşturulup, oradan aday adayları arasında eleme yapılıp, sadece senin yerel yönetimlerinde parti içerisindeki insanlar oy vermeyecek. Sokaktaki halkında oy vereceği atlanmamalıdır.
“MEDYAYA DA İŞ DÜŞÜYOR”
Kamuoyunun nabzını en iyi tutanlar arasında basın mensupları yer alıyor. Gazetecilere de iş düşüyor. Basından yararlanıp ciddi bir kamuoyu araştırması yapılıp, oradan çıkan sonuçları da bir havuza koyarsınız. Bir de yöneticilerin eğimlerini ya da parti büyüklerinin düşüncelerini alırsınız ve aday belirlersiniz ama bizde şu an durum bu değil.’ Benim gelmem lazım, bunun için… Şunun gelmemesi lazım şunun için…’ Bu düşüncelerle bizim siyaset üretme tarzımız yavaş yavaş sığ hale geliyor…
“MİKRO MİLLİYETÇİLİK TEHLİKESİ!”
Halkta bunu, bu kavga ortamını gördüğü için kongrede salon dolmuyor. Yazık, günah! Ben bu düşüncelerimin tamamını il ve yedi ilçeye ulaştım ve anlattım. Ama onlar anlamadılar demeyim de, biz demek ki yeteri kadar kendi düşüncelerimizi anlatamadık ki, Nurettin bey siz bir kenarda oturun biz diğer üç arkadaşla yarışı sürdürelim dediler. Ben de saygı duydum. Bundan başka yapılacak güzel bir şey var mıydı bence yoktu. Ben önce partiyi düşünürüm, kişiyi değil. Birini sevebilirim, diğerini hiç sevmeyebilirim. Siyasette biz çok duygusallaştık. İşin kötü tarafı, Mikro Milliyetçiliğe döndü iş. Zonguldak’ta da var, başka il ve ilçelerde de var. Bu durum aslında çok tehlikeli! Şöyle ki insanlar kendisine hizmet edecek yapıya değil de sadece ve sadece fazla dillendirmek istemiyorum…
“YAZIK… KUTUPLAŞMA YAŞANIYOR”
Bizim en büyük handikaplarımızdan biri şu, delege seçimlerinde insanlar kutuplaşıyor. Her delege seçiminde bir kutuplaşma yaşanıyor. Gruplaşmalar oluyor. O insanlar birbirlerine seçimlerden sonra da düşman gibi bakıyorlar. Siz düşmen değilsiniz, yoldaşsınız. Parti kültüründen geliyorsunuz… Örgütlerimiz bu yapıda değil. İlçe ve il seçimlerinde de bölünme var. Salonun hali ortadaydı. Herkes otururken bile adeta tecrit edilmiş. Bunu gözlemledim. Siz üyenizin fikir değiştireceğini mi düşünüyorsunuz? Üyenizin sağlıklı karar vereceğine inanmıyor musunuz? Şüpheniz mi var? Hangi düşüncelerle böyle ortam oluştu? Yazık - günah! Çok üzülerek izledim ama biz düştüğümüz yerden her zaman kalkarız, yeter ki topluma elimizi uzatalım. Onlar, uzanacak bir eli bekliyorlar şu an. Türk halkı inanın siyaseten artık iktidardan umutlarını kesti. Fakat muhalefetten de ne yazıktır ki umutlarını kesmek üzere bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Geç olmadan halka elimizi uzatmamız lazım. İletişimimizi koparmamamız lazım. Halk çaresiz. Ekonomi çok kötü, eğitim, işsizlik, sosyal açıdan sıkıntılar… Bir dünya sorun var. Halk git gide karamsarlığa gidiyor. Bir toplumun çöküşü böyle oluyor zaten. Onun için buna hakkımız yok. Hepimiz Üzerine düşeni yapmalı. Basın basın yoluyla, siyasi partiler siyasi parti anlayışıyla yapmalı. Sivil toplum kuruluşları yapmalı. Ancak çıkış bu. En büyük eksikliğimiz; Zonguldak’ta koordinasyonu kuramamamız. Birimler arasındaki bağlantıyı bir türlü gerçekleştiremiyoruz.
Tek vücut olunup bu kentin geleceğiyle ilgili yapılması gereken ne varsa, bunu yapmak zorunda ancak biz bir türlü bir araya gelemiyoruz, gelemeyişimizin de temel nedeni siyasetteki tıkanıklık, sığ ve basit düşünce! Umudumuzu yitirmiyoruz. Umarım bunları aşacağız.”
“TERÖRÜ LANETLİYORUZ”
Nurettin Yolcu, 1 Ekim’de Ankara’da gerçekleştirilen canlı bombalı terör saldırısını da kınayarak, terörün her türlüsünü lanetlediğini sözlerine ekledi.
Haber : Timuçin Özat