Piyasalar denetleniyor, vatandaşlarımız müsterih olsun.
Biz de göreve geldikten sonra bu noktada önce tebdili kıyafetle denetimlerimizi artırdık. Şunu özetle ifade etmek isterim. Piyasalar denetleniyor, vatandaşlarımız müsterih olsun.
Haber giriş tarihi : 07-10-2023 | 12 : 01 18
Haber güncelleme tarihi : 07-10-2023 | 12 : 01 18
Ticaret Bakanı Ömer Bolat canlı yayında soruları yanıtlayarak gündemi değerlendirdi. Çimento ve hazır beton sektöründe fahiş fiyat artışlarını gördüklerini, birkaç hafta önce yoğun bir soruşturma başlattıklarını ifade etti.
Bakan Bolat;''Üzülerek ifade ediyorum deprem bölgesinde 5 büyük vilayette çok fahiş miktarda fiyatları yükseltme çabaları var. Rekabet edip fiyatları düşüreceklerine birlikte karar alıp fiyat yükseltme çabası içindeler. Onları uyarıyoruz, bu davranışlarına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Fiyatları düşürteceğiz.’’
Bakan Bolat, otomobil piyasasıyla ilgili olarak da açıklama yaptı;
''İkinci elde fiyatlarda yüzde 15'e varan düşüşler var, bu düşüş devam edecek.
Birinci el sıfır araçlarda da yüzde 15 ve 20'ler arasında kampanyalarla indirimler yapılmakta.’’
Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın açıklamalarında öne çıkan başlıklar;
''Hükümetimiz 3 Haziran tarihinde açıklandıktan sonra biz de Ticaret Bakanı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından atandık. Baktığımızda özellikle COVID döneminden başlayarak gerek tedarik krizleri gerekse lojistik krizleri nedeniyle dünyada, arz talep dengesizliğinden dolayı birçok üründe anormal fiyat artışları ve yüksek enflasyon dalgası meydana geldi. Bu bütün dünyada aşağı yukarı son 40 yıldır görülmemiş bir enflasyon dalgası oldu. Yüzde 1, yüzde 2'dir ki AB ya da ABD'de yüzde 10'lar, yani 8-10 katı bir enflasyon artışı, bizim ülkemizde de oldu.
Bunun en çarpıcı alanlarından birisi otomotiv sektörüydü. Çip krizi denildi, lojistik krizi denildi. Baktığınızda araç bulunmaması, özellikle sıfır araçların ortada olmaması, bunların büyük ölçüde stoklandığı ihbarları ve bilgileri, müşterilere karşı araç yok deyip anormal taleplerde bulunmak ve çeşitli haksız ticari uygulamalar gibi düzenlemeler oldu. Hükümetimiz bundan 1 buçuk yıl önce 6 ay 6 bin kilometre sınırlaması getirmişti. Çünkü bu da şundan kaynaklanıyor. Araç sıkıntısı olduğu için bugün aracını al, yarın üzerine yüzde 30, yüzde 40 koyarak gidip sat gibi uygulamaları önlemek amacıyla bunlar yapılmıştı.
Biz de göreve geldikten sonra bu noktada önce tebdili kıyafetle denetimlerimizi artırdık. Hükümet olarak Cumhurbaşkanımızın da bize verdiği talimat bu piyasayı toparlayın, düzenleyin olmuştu. Bu noktada 6 ay 6 bin kilometre sınırlaması ikinci elde sadece yetkili satıcılar için söz konusuydu. Biz bunu bireysel satıcılar için de 1 Temmuz itibarıyla uygulamaya başladık. Hem yetkili satıcılar için süreyi uzattık hem de bireysel satıcılar için sınırlamayı getirdik. Noterler Birliği kanalıyla, noterlerle güçlü bir iş birliği yaptık.
Hemen ardından, bugün aracı al, yarın üzerine fiyat koyup internet sitelerinde ilana çıkar sat yapılıyordu. Biz bunu da yasakladık. İlan sitelerini bu konuda sorumlu tuttuk. Bu ilan yasağına uymayanlara da ciddi para cezaları uygulayacağımızı ilan ettik, ihlal edenlere de uyguladık. Son olarak da birinci elden daha yüksek, ikinci el satış fiyatı ilanlarda yazamayacaklarını bir yönetmelikle getirdik.
31 Ağustos'ta da Emlak ve Oto piyasasında sahte ilanlar yoluyla organize bir şekilde fiyatları şişirme, spekülasyon çalışması içinde, manipülatif uygulamalara karşı da ilan sitelerini sorumlu tutan çok önemli bir yönetmelik değişikliği yaptık.
İki ay süre verdik. 1 Kasım'da uygulanmaya başlanacak. Buradaki bütün amacımız, piyasanın kesinlikle denetlenmesi, düzenlenmesi, adil, istikrarlı bir şekilde satışların, alışların bir düzene gelmesi. Yani işini doğru yapan ve meslek etiğine uyan herkesin karşısında biz saygı duyar, takdir ederiz ama oto piyasası herkesi ilgilendiren bir alan.
27 milyon araç var Türkiye'de, 26 milyon da hane var. Her haneyi ilgilendiren bir konu. Belirsizlik ve dalgalı bir seyirdi. Burada çok büyük haksız kazançlar söz konusu oluyordu. Bu çalışmalarımızla hükümet olarak 2 ay, 2 buçuk ay içinde piyasayı normalleştirmiş olduk.
Bir de gördük ki! Bütün stoklar ortaya çıkmış. 3 ay sonrasına, 6 ay sonrasına araç gelebilir derken şimdi 3 saat, 24 saat sonrasına araç teslim ediliyor. Bunlar güzel gelişmeler.
Daha önemlisi fiyatlardaki köpük kalktı, fiyatlar geri gitti. İkinci elde fiyatlarda yüzde 15'e varan düşüşler var, bu da devam edecek. Birinci el sıfır araçlarda da yüzde 15, 20'ler arasında kampanyalarla indirimler yapılıyor.
Rekabet başladı. Oto piyasasında Eylül, Ekim, Kasım ayları fiyat düşüşü anlamında çok önemli bir dönem. Bu açıdan piyasanın normale dönmesi, alıcılar için, satıcılar için de, anormal uygulamaların ortadan kalkmasını başarmak önemliydi, biz bunu başardık. Hükümet olarak amacımız piyasaların regüle olması, düzenli işlemesi, fahiş kazanç ya da haksız uygulamalar yapmak isteyen stokçu, vurguncu, spekülatif uygulama peşinde koşanlara fırsat vermemek. Biz de bunu devlet gücüyle ve hükümet olarak yapmaya kararlıyız.
Kesilen cezalarla ilgili de şunu söylemek istiyorum;
Mesela 6 ay 6 bin kilometreden kaynaklanan cezalar sadece 2023'te 126 firmada 52 milyon lira, ilan kısıtlamasını getirdik, buna uymayanlarla ilgili olarak 253 kişi veya işletme 67,5 milyon lira, stokçuluk faaliyetiyle alakalı kestiğimiz ceza 102,5 milyon lira, 22 firma. Fahiş fiyat cezaları da 357 firma için 86 milyon lira olarak oto sektöründe bu cezalar kesildi.
Affı da zaten mümkün değil.
Buradaki amacımız piyasayı durdurmak değil, kötü amaçlı eylemlere karşı caydırıcı önlem almak. İyiler, doğruyu yapanlar, bol kazansın, bizim onlarla ilgili bir sorunumuz yok, tam tersine biz ticaretin artmasını, adil bir düzen içinde ilerlemesini istiyoruz. Hem iç ticaretin artması için hem ihracatın artması için çalışan bir bakanlığız. O açıdan bu çalışma önemliydi.
Bu çalışmalarımız Emlak sektöründe de etkisini gösterdi. Emlak’ta da satış fiyatlarında köpük büyük ölçüde kalktı. Şimdi bu sahte ilan yoluyla fiyat şişirmelerine karşı cezai ve caydırıcı tedbirler içeren yönetmeliğimiz 1 Kasım'da yürürlüğe girince piyasanın daha da gerileyeceğini göreceğiz. Bu noktada bir ekip kurduk. Bu ekibimiz çok sayıda ilanları takip ediyor, kısa süre içindeki köpürten fiyat artışlarıyla ilgili kontrollerini yapıyor. Bir iki güne kadar da onun sonuçlarını açıklayacağız.
Kiralar konusu Adalet Bakanlığımız da, çünkü sonuçta mülkiyet hukuku, Borçlar Kanunu'nu ilgilendiren konu. Arz yönünden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ve vergisel boyut itibarıyla da Hazine ve Maliye Bakanlığımızın birlikte çalıştığı bir konu.
Ama buradaki uygulama şöyle. Aynı oto veya daire fiyatlarında, emlak fiyatlarında olduğu gibi maalesef ilan siteleri ya da bu kayıt dışı emlakçılık yapan, vergi ödemeyen, kayıt dışı olarak interneti kullanan kişilerin fiyatı şişirdiğini görüyoruz.
Bizim ilan uygulamalarımız emlakçılar arasında da sevinçle karşılandı. Dün Türkiye'deki motorlu araç satıcılarının, 70 bin firmayı temsil eden MASFED diye bir tepe kuruluşu var. 40 vilayetten başkanlarıyla beraber Ticaret Bakanlığı'na gelip teşekkür ettiler. ‘’Sermayemiz eriyordu, adeta yok olmak üzereydik, hükümet olarak bizi kurtardınız, sektörü toparladınız. Hükümetimize, Ticaret Bakanlığımıza teşekkür ediyoruz’’ dediler.
Türkiye Emlak Komisyoncuları Müşavirleri Federasyonu da aradı onlar da ayın 16'sında bize gelecekler. Onlar da aynı şekilde bu uygulamaların yasal, kayıtlı, işini kayıtlı yapan, vergi ödeyen emlak müşavirleri açısından da çok olumlu bir düzenleme getirdiğini, hükümete, bakanlığa teşekkür ve ziyaret etmek istediklerini ilettiler.
Kira konusundaki sıkıntı şundan kaynaklandı. Kentsel dönüşüm çalışmaları bütün hızıyla devam ediyor. Şu ana kadar 2011'den bu yana 3 milyonun üzerinde bağımsız bölümün kentsel dönüşümü yapıldı. Bu büyük bir rakam. Kentsel dönüşüm için bir apartmandaki onlarca daireyi boşalttığı zaman, yaklaşık bir buçuk 2 sene sonra o apartmana geri dönecekler. O kadar daire sahipleri kiracı olarak dışarı çıkıyorlar. Bu önemli bir talep oluşturuyor.
İkincisi deprem felaketinden hemen sonra ki Elazığ, İzmir, Malatya gibi yerlerde de yaşandı. Depremin hemen akabinde kiralarda bir anda iki üç katı artışlar oldu. Bu Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminden sonra 13 milyon insanın yaşadığı 11 ilimizden başka şehirlere ciddi bir göç hareketi oldu, geçici de olsa. İnsanlar akrabalarının yanında 3-5 hafta barınabilir. Ondan sonra bir eve geçmek istiyor, kira talebinde bulunuyor. Böylece aşırı bir talep yükselmesi olunca bu noktada maalesef çok da yüksek aşırı fahiş kira ücreti talebi ortaya çıktı.
Bu noktada hükümet olarak geçen yıl ve bu yıl 1 Temmuz itibarlıya yüzde 25 sınırlamasına gittik. Bunu da uyguladık, uygulatmaya da gayret ediyoruz. Bu konuda kiracıların yasal hakkıdır konutlarda.
İş yerlerinde ise normal TEFE TÜFE ortalamasıyla bu uygulama yapılıyor. Arz artırılarak bu noktada bir dengeleme yapılmaya çalışılıyor. Başka tedbirler konusunda da bu üç bakanlığımız ortak çalışmalara devam ediyorlar.
Gıda konusu çok hassas bir konu. Çünkü herkes gıdasını almak zorunda. Türkiye önemli bir tarım ülkesi. Kendi kendine yeterli dünyadaki 7 ülkeden birisi. Avrupa'da da en çok tarımsal üretim yapan ve 30 milyar dolar ihracat yaptığımız bir alan. Şöyle kabaca hesapladığınızda Türkiye'de yaklaşık 10 milyon kişi tarım ve gıda sektöründen para kazanıyor. Bu anlamda arada aracı'nın fazla olduğu zamanlar oluyor sektörlerde.
Biz Ticaret Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı olarak uyumlu, koordineli bir çalışma içindeyiz. Sağ olsun bizden önceki kıymetli bakan arkadaşlarımız da bu konuda büyük mücadeleler verdiler. Biz de aynı şekilde öncelikle bizim için birinci çözüm ortağımız Tarım Bakanlığımız. Çünkü Tarım Bakanlığı, tarım ürünlerinin üretimini artırmaya çalışıyor. Tarımsal kesimin de çiftçilerimizin gelirini artırmaya çalışıyor. Çiftçi geliri artmazsa o ürünü üretemez ki.
İkinci boyutu yine Tarım ve Orman Bakanlığımız gıda sanayiinde ruhsatlama ve denetim anlamında sağlık açısından, gıda denetimi açısından çok önemli fonksiyona sahip. Olayın bir üretim boyutu var, bir tüketim boyutu var. Stok miktarı, ihracat ve ithalat rakamı. Biz Tarım Bakanlığımız ile 2, en geç 3 haftada bir araya gelerek bu analizleri yapıyoruz. Günü geldiğinde ihracattan döviz kazanamama pahasına fedakarlıkta da bulunuyoruz. İçeride mal arzı artsın, fiyatlar yükselmesin diye.
Kimi zaman da azlık söz konusu ise döviz kaybetme pahasına ithalattan da faydalanıyoruz. Bütün amacımız vatandaşlarımız haksız fahiş fiyatlar yoluyla mağdur edilmesin. Buna çaba sarf ediyoruz.
Bu yaz boyunca tarım ürünlerinde, Tarım ve Orman Bakanlığımızla birlikte üretim noktasında olsun, fiyatlar noktasında olsun koordineli bir şekilde ciddi bir sıkıntı olmadan bu süreçler yönetildi. Özellikle bir tek zeytinyağı konusunda İspanya ve İtalya, dünyanın en büyük zeytin, zeytinyağı üreticileri, oradaki üretim azlığından kaynaklanan uluslararası piyasalardaki aşırı yüksek fiyatlardan dolayı bir durum söz konusu oldu. İhracat noktasında ihracatımız 5 kat arttı, buna sevindik.
Ama içeride zeytinyağı fiyatlarında 3 kata yakın bir artışı bir ay içinde gördüğümüz zaman tereddüt etmedik, istişarelerimizi yaptık. 3 ay boyunca varil ve dökme şeklindeki ihracatı yasakladık. Biz bunu yapmamış olsaydık bugün litresi 400-500 liradan zeytinyağı satılıyor olabilirdi. Son birkaç haftada zeytinyağı fiyatında da düşme gerçekleşti.
Tüketicimizi ilgilendiren kritik ürünler, ekmek, salça, makarna, ayçiçek yağı, patates, domates, soğan gibi kritik ürünlerde bu analizlerimizi çok daha titiz şekilde yapıyoruz.
Denetimlere gelince ekiplerimiz sahada denetimi yaptılar. Burada da ciddi cezalar kestiğimiz durumlar oldu. Fahiş bir şekilde, halkı mağdur edecek şekildeki uygulamalara karşı müsamahamız, merhametimiz yok. Bunu defaatle söyledik. Cumhurbaşkanımızdan, ekstra denetimler için kadro istedik. 1500 memur kadrosu aldık, bir ay içinde bu kadroları aldıktan sonra hızlı, kısa bir eğitimden sonra il ticaret müdürlüklerimize gönderip, işbaşı yaptırıp yoğun piyasa denetimlerini artıracağız.
Tüketicimiz bilinçli. Bakanlığımıza bu konuda şikayetler geliyor. Şurada stok gördük, şurada bu oldu vs. gibi. Biz bu çalışmaları yaparken vatandaşlarımızdan büyük destek aldık. Uygulamalarda sonuç alabiliyorsak bizim göremediğimiz kritik yerlerde ya da noktalarda gelen ihbarlar etkili oluyor. Vatandaş gördüğü yanlışı mutlaka Bakanlıklara mail atarak bildirmeli.
Benim iş hayatım da reel sektörde geçti. Üretimin, yatırımın, ihracatın, ticaretin ne kadar önemli olduğunu bilen insanlarız. Hükümet olarak ülkemizin daha fazla üretmesini, daha fazla ticaret, ihracat yapmasını sağlamaya uğraşıyoruz. Vatandaşımızın da refahı, satın alma gücü böylece artsın diye uğraşıyoruz. Buradaki hedef kitle çürük elmalar. Sektöre de zarar veren ve kötü nam meydana getiren bu çürük elmaların ayıklanması noktasında ilgili sektör kuruluşlarının da yardımcı olması lazım. Onların da kendi içlerinde bu şeyi yapması lazım. Burada biraz sektörel dayanışma olmaması lazım. Bu tür kişi veya kuruluşların ayıklanması çok önemli. Bizim amacımız burada caydırıcılık ve vatandaşımızın mağdur edilmemesi. Bunu da burada özellikle ifade etmek istiyorum. Biz stokçuluk denetimi yapıyoruz, fahiş fiyat denetimi yapıyoruz. Burada tespit ettiğimiz uygulamaları Haksız Fiyat Düzenleme Kuruluna arz ediliyor. Bakanlığımız bünyesindeki Haksız Fiyat Düzenleme Kurulu, kanunda yazan cezaları uyguluyor. Bunun yanında güvensiz ürünlere karşı cezalar var. Aldatıcı ürünlere karşı cezalar var, e-ticarette ürün aldatmalarına karşı cezalar var, hileli reklam uygulamalarına karşı cezalar var, gramaj cezaları var, bir de raftaki fiyatla kasadaki fiyat farklılığına karşı ceza oluşuyor.
Burada bütün bunlar bizim Ticaret Bakanlığımızın, Tüketicinin Korunması Genel Müdürlüğü, Ürün Güvenliği Denetimi Genel Müdürlüğü, en önemlilerinden biri olan İç Ticaret Genel Müdürlüğü ekiplerimiz tarafından takip ediliyor fiyatlar.
TÜİK'ten alınıyor, piyasayla iç içeyiz. Bu anlamda şunun altını çizmek istiyorum, üretim maliyetiyle alakalı fiyat artışından bahsetmiyoruz, arz talep dengesizliğinin getirdiği fiyat ayarsızlıkları olabilir ama bunu fırsat bilip 2 katı, 3 katı, 5 katı artışlarla vatandaşın adeta yolunmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu sadece gıda ve marketçiler için değil, diğer sektörler için de söz konusu.
Otomotivde 6 ay 6 bin kilometre düzenlemesinde 52 milyon lira 126 firmaya ceza uyguladık. İlan kısıtlamasında 253 firmaya 67,5 milyon lira uyguladık, stokçulukta bu yıl için söz konusu, 9 aydan bahsediyorum, 102,5 milyon lira ceza uyguladık, fahiş fiyat düzenlemesiyle alakalı 86 milyon lira ceza uyguladık.
Diğer taraftan, sözleşme yapılan tüketimler var. Dijital platformlar, televizyonlar, ücretli abonelikler gibi. Orada da 280 milyon lira ceza uyguladık, çok şikayetler geliyor. Aldatıcı reklam ve haksız ticari uygulama denetimlerinde 64 milyon lira ceza uyguladık, 2023'ten bahsediyorum. Piyasa gözetimi, ürün güvenliği, ürün güvensizliği alanında 5 bin 351 firma denetleyerek 5,5 milyon lira bir ceza uygulaması oldu. Etiket farkı konusunda 37 bin 313 firma denetlendi. Burada da 23 milyon lira bir ceza uygulandı. 2022 ve 2023 yıllarında 432 milyon lira bu tür cezalar uygulandı.
Şunu özetle ifade etmek isterim. Piyasalar denetleniyor, vatandaşlarımız müsterih olsun.
Rekabet noktasında, rekabet ortamını ilerletmeye çalışıyoruz. Bir de Rekabet Kurulu var, bağımsız bir kurul. Rekabet Kurulu da ayrı bir koldan soruşturmalar yürütüyor, Bakanlığımızın teftiş kurulları ayrı bir koldan soruşturmalar yürütüyor. Mesela şu anda çimento ve hazır beton sektöründe maalesef yine fahiş fiyat artışlarını görüyoruz. Birkaç hafta önce yoğun bir soruşturma başlattık. Rekabet Kurulu ayrı bir koldan başlattı, bizim denetçilerimiz ayrı bir koldan başlattı. Üzülerek ifade ediyorum deprem bölgesinde o depremin vurduğu 5 büyük vilayette çok fahiş fiyat yükseltme çabaları var. Rekabet edip fiyatları düşüreceklerine tam tersine birlikte karar alıp birlikte fiyat yükseltme çabalarını görüyoruz ve onları uyarıyoruz, kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Bu fiyatları düşürteceğiz.
Elimizde bütün mekanizmalar var. Otomotiv sektöründe ne yaptıysak, Emlak’ta, marketler ya da gıdacılarda ne yapıyorsak, bütün sektörlerde de aynısını yapacağız. Yol yakınken bir an önce bu yanlış ve haksız uygulamalardan vazgeçsinler. Bunu yapan firmalara söylüyoruz bunu. Gıda fiyatlarında da gerek üretim artışı yoluyla, gerekse gerektiğinde ithalat da üretim yetersizliği olduğu durumda yapmak suretiyle, denetimlerimizi etkinleştirerek marketlere yönelik olarak, gıda fiyatlarında anormal artışların önüne geçeceğiz.
Deprem bölgesin de 51 bin insan vefat etti. Her aileden birkaç tane kayıplar var, şehirler tahrip oldu. 104 milyar dolar o şehirlerin ayağa kaldırılması için büyük bir maliyet var. Türkiye'nin 2023 bütçesinin yarısını konuşuyoruz. Acıların ve yıkımların üzerine tamahkarlık ve açgözlülükle para peşinde koşulmaz. Makul fiyatlara o sektörleri çekeceğiz.
Cumhurbaşkanımızın başkanlığında AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerinde iktidara geldikten bu yana kurulan bütün hükümetler komşularla ve dünya ülkeleriyle ilişkilerimizi maksimum iyi düzeye çıkarmak, ekonomik ilişkilerimizi maksimum düzeye yükseltmek ve bundan da ülkemizin ihracat anlamında, dış yatırım anlamında, turizm girişleri anlamında büyük fayda sağlama politikasını izledi. Afrika stratejisi, Asya stratejisi, Güney Amerika stratejisi, Kuzey Amerika ihracat stratejisi, Avrupa Birliği ile süregelen Gümrük Birliği çalışması, tam üyelik için yapılan ataklar hep bu hedef doğrultusunda yapılmıştı.
İslam ülkeleriyle ticaretimizi geliştirme stratejisi de büyük faydalar sağladı. 2002'de İslam ülkelerinin toplamda ihracatımızdaki payı yüzde 11'iken, biz 2011-2012'de yüzde 38'i görmüştük. Geçen yıl 2022 itibarıyla bu oran yüzde 26. Bunun sebebi de birçok İslam ülkesi emtia zengini. Enerji kaynağına bağımlı ülkeler. Enerji fiyatlarının yükselmesi veya azalmasıyla döviz gelirleri etkileniyor ve dolayısıyla onların açısından ithalat, bizim açımızdan ihracat rakamlarında hareketlilik olabiliyor.
Bütün İslam ülkeleriyle, komşu ülkeleriyle ilişkilerimiz mükemmel, Türk dünyası ülkeleriyle ilişkilerimiz mükemmel. Siyasi anlamda, ekonomik ve ticaret anlamında, yatırım anlamında, turizm anlamında. Türkiye, dünyada gerçekten ağırlığı, ekonomik ve siyasi ağırlığı ve dış politika gücü anlamında etkin ve saygın bir ülke. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı, bir bakanı olarak bu durumu görmekten iftihar ediyorum. Ülkem adına bunu sağlayan devlet büyüklerimize de görev yapmış devlet büyüklerimize de şükranlarımı sunuyorum. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere.
Biz bunu ekonomik faydaya çevirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de bencilce tek taraflı değil, kazan-kazan ilkesiyle hareket ediyoruz. Afrika'da Türkiye çok saygın bir ülke, sevilen bir ülke, bizim Afrika ile ticaretimiz 7,5 kat arttı son 20 yılda. Körfez ülkeleriyle keza öyle, BAE, Kuveyt, Katar ve Suudi Arabistan, siyasi ilişkilerimiz son bir yıldır, iki yıldır çok iyi bir düzeye yükseldi. Bunun ekonomik alanda da yansımalarını görüyoruz. BAE ile kapsamlı ekonomik ve ticaret ortaklık anlaşması imzalamıştık bu sene başında. 1 Eylül'de yürürlüğe girdi. Katar'la imzaladığımız kapsamlı ekonomik ve ticaret ortaklık anlaşması bu yılsonuna kadar yürürlüğe girmiş olacak.
Suudi Arabistan'da Veliaht Prens Selman, talimat vermiş Ticaret Bakanı'na, serbest ticaret anlaşması için Körfez İşbirliği Konseyi nezdinde Türkiye ile görüşmeleri yapalım şeklinde bir talimatta bulunmuş.
Şimdi Kalkınma Yolu Projesi geliyor. Katar, BAE, Irak ve Türkiye üzerinden 4 günde Basra Körfezi'ne Avrupa Birliği ülkelerine ulaşımı mümkün kılacak bir proje. 22 milyar dolarlık bir proje. Türkiye de 4 ortağından biri olacak. Bu karşılıklı ticaretimize de yansıyor, BAE ile biz bu sene 15 milyar dolar rakamına ulaşmayı hedefliyoruz. Suudi Arabistan'la bu yıl ihracatımızda 3 milyar dolar hedefimiz var. Karşılıklı ticaretimizde 7 ila 8 milyar dolar arası bir rakam gerçekleşebilir Ama artma potansiyeli çok yüksek. Gümrük sıkıntıların olduğu ürünler vardı. Kırmızı et, beyaz et, süt ürünleri vs. Bu konuları hallettik, engelleri kaldırtıyoruz.
Afrika konusunda haftaya 12-13 Ekim'de 52 Afrika ülkesinin Ticaret bakanları ve 2 bin Afrikalı iş insanı İstanbul'da, Ticaret Bakanlığımız ve DEİK'in organizasyonunda bir araya geleceğiz. Biz resmi görüşmeleri yapacağız, iş insanları ikili görüşmelerini yapacaklar. Cumhurbaşkanımızın hamiliğinde kendisi ev sahipliği yapacak. Bir konuşma yapacak bu büyük toplumda. Bütün bu çalışmalar Türkiye'nin ticaret, yatırım ilişkilerinin artması, karşılıklı yatırımlar, üçüncü ülkelerde iş birliği, turizm girişlerinin artması açısından çok çok önem taşıyor.
Avrupa Birliği ve ABD pazarları bizim için çok önemli. Her iki tarafla da ticaretimiz iyi gidiyor. Biz Avrupa Birliği karşısında geçen sene 10 milyar dolar fazla vermiştik. Busene belki ufak bir açık ya da denge durumu olabilir. Önümüzdeki salı günü AB'nin başkenti Brüksel'de AB Komisyon üyeleriyle ve bazı düşünce kuruluşlarıyla toplantılarımız olacak. Salı günü Brüksel'deyiz. Amacımız Gümrük Birliği'nde ortaya çıkan bazı sıkıntıların giderilebilmesi için görüşmeleri başlatmak. Gümrük Birliği'nin hizmetler sektörüyle tercihli tarım ürünlerinde ve kamu alımlarında genişletilmesi için Gümrük Birliği'nin güncellenmesi için tekrar müzakereleri başlatabilmek. Bu çalışmalara yoğun bir şekilde devam ediyoruz.
Bakanlığımızın uzak ülkeler stratejisi var. Asya ülkeleri ve Kuzey Amerika ve Güney Amerika ülkelerine yönelik ihracatı artırmak konusunda. Ticaret Bakanlığı olarak ihracatı destekleme konusunda çok büyük çalışmalarımız var. Kaynaklarımızı önümüzdeki bütçede yüzde 110'dan fazla artırıyoruz. Sağ olsun Cumhurbaşkanımız ve Hazine ve Maliye Bakanlığımız bu konuda ülkemizde büyümenin ihracat temelli olması noktasında hükümet olarak bir ekonomik program izlediğimiz için var gücümüzle gayret ediyoruz. Bir kere şartları önce konuşalım. Bu sene 2023 dünyada ekonomik durgunluk dönemi, 2021 ve 2022'de yükselen dünya ekonomisi, 2023'te bir hazmetme dönemine, durgunluğa girdi büyük ölçüde. En büyük pazarımız yüzde 45 ihracat yaptığımız AB'de bu yıl büyüme yüzde 1'in altında kalacak. Almanya birinci ihracat yaptığımız ülke, eksi büyüme görecek. Bu ne demek? Dış talep yorgun ve durgun. Bu anlamda alternatif pazarları keşfetmeye çalışıyoruz. Yeni müşteriler, yeni pazarlar bulmaya çalışıyoruz. İhracatçılarımızı bu şekilde sevk etmeye gayret ediyoruz.
Hedeflere gelince bu yıl orta vadeli programda bir ay önce Cumhurbaşkanımızı açıklamıştı. 255 milyar dolar hedefimiz var, bu rakamı inşallah rahatça tutturacağız. İnşallah birkaç milyar üzerini görebiliriz. Son 3 ayın performansı gösterecek. 2026, orta vadeli programın son yılında 302,5 milyar dolara ulaşma hedefimiz var. Ulaşılabilir mi? Kesinlikle ulaşılabilir. Ben dünya ekonomisinin uzun süre bu şekilde durgun gideceğini tahmin etmiyorum. Önümüzdeki yılın ortalarından itibaren ABD ve AB'de politika faizi oranlarında indirim süreci başlayabilir. Onlarda da yüksek enflasyonla mücadele etmek için yaklaşık bir buçuk yıldır faizleri yükseltme politikası izlendi. Bu çerçevede amacımız cari işlemler açığımızı da 40 milyar dolar ve daha aşağısına düşürebilmek, 2026 itibarıyla 30 milyar dolar civarına indirebilmek.
Bu yıl için baktığımızda şu trend çok önemli. Haziran ayında ihracatımız 20 milyar doların altında, 19,9 milyar dolardı. Temmuz ayında ihracatımız 20,1 milyar dolar oldu. Ağustos ayında ihracatımız 21,5 oldu, eylül ayında ihracatımız 22,7 oldu. Aşağı yukarı her ay 1 milyar 200 milyon dolar civarı bir artış trendi sergiledik. Temmuzda, ağustosta, eylülde cumhuriyet tarihimizin en yüksek aylık rakamlarına ulaştık. Bu trendi ekim, kasım, aralık aylarında sürdürebilirsek ihracatçılarımızla beraber, dış ticaret açığının geçen yıldan daha fazla olmaması, geçen yıl 109 milyar dolardı, cari işlemler açığımızı 50 milyar doların altına çekme hedefimizde bayağı yol alacağız. Hizmet ihracatımıza gelince, sevindirici bir cephe bizim açımızdan. 2021'de 59 milyar dolarken, 2022'de 90 milyar dolara yükselttik. Önümüzde çok önemli fırsatlar ve potansiyelimiz var. Katma değeri de çok yüksek hizmet ihracatının. Bu seneki hedefimiz 105-110 milyar arasında bir rakam yakalamak. Böylece toplam döviz gelirimiz 360-365 milyar dolar civarında olacak.
Bir kere Ticaret Bakanlığı olarak ihracatçılarımızla ilgili bütçemizi yüzde 114 artırıyoruz 2024'te. İkincisi EXIM Bank'ın sermayesi temmuz ayı ortasında yüzde 40 artırıldı. Üçüncüsü Hazine ve Maliye Bakanlığımız, biz ve Merkez Bankamızın birlikte koordineli mutabakatıyla, Merkez Bankamız, ihracatçılar için günlük Reeskont kredisi limitini 300 milyondan 3 milyara yükseltti, 10 katına çıkardı. Burada eleştiri konusu yükselen politika faiz oranı nedeniyle faiz oranının yüzde 45'e ulaştığı şikayet’i vardı. Merkez Bankamız dün itibarıyla bunu yüzde 31'e düşürmüş oldu. Piyasa faizlerini düşündüğünüzde bu çok uygun şart. Bunun bir faydası da şu ticari bankalarda bu Reeskont kredi faizlerini görünce mecbur kalacaklar faiz oranlarında müşteri bulabilmek için indirim yapmak zorunda kalacaklar. İhtiyaç ne olursa devreye gireceğiz. Aktif, proaktif çalışıyoruz.''
Haber : Haber Merkezi
ETİKETLER : Yazdır