zekibasturk57@gmail.com
MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ
02 Subat 2025 09:23:33
Yazar
MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ
Kalem kırıldı. Karar verildi. Sonuç açıklandı. Beş teğmen, üç komutan ordudan atıldı.
Her yerde, her ortam ve koşulda başarı ödüllendirilir. Ödül ve ceza eğitimin gereği, yaşamın bir parçasıdır. Ülkemizin çelişkiler ülkesi olduğu bir kez daha kanıtlandı. Uygar ülkelerde, uygar uluslar, başarıyı ödüllendirir. Başkalarının da özenmesi ve başarılı olması istenir.
Toplumun başarılı kişilere gereksinimi vardır.
Oysa ülkemizde başarılar, başarılı olanlar cezalandırılır. Bu somut örneği en son olarak teğmenlerimizle yaşadık.
Yaşamlarının en mutlu günüydü o gün. Okullarını birincilikle bitirmisler, ailelerinin ve ordunun gururu olmuşlardı. Okul birincisi olarak kürsüye çıkmışlar, konuşmalarını yapmışlar, diplomalarını en üst düzeydeki yöneticilerden almışlardı. Mutlu olmak, coşku dolu duygularını herkese göstermek en doğal haklarıydı.
Cumhuriyet tarihimizde bir ilki başarmışlar, tüm toplumun sevgisini ve beğenisini kazanmışlardı. Kara, Hava ve Deniz Harp Okullarının birincileri kızlar olmuştu. Ulu Önder Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin aydınlık yüzlü, aydınlık düşünceli kızlarıydi onlar. Çağdaş cumhuriyetin aydınlık yüzüydü onlar. Kara Harp Okulu birincisi, Ebru EROĞLU, Hava Harp Okulu birincisi İkra KUYUMCU ve Deniz Harp Okulu birincisi Şeyda YILDIRIM olmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri 'nin gencecik teğmenleriydi artık onlar. Dünyada ilk kez bağımsızlık savaşı veren , tüm mazlum ulusların umudu olan bir ordunun subaylarıydi onlar.
Yaşamlarının en mutlu günüydü o gün. Sevinmek, coşmak, mutlu olmak, kutlama yapmak en doğal haklarıydı. Onlarca öğrenci arasında birinci olmuşlardı. Salt derslerde değildi başarıları. En zor koşullarda yapılan komando eğitimini de başarıyla tamamlayan kişilerdi onlar. Erkeklerin zorlandığı durumlarda bile alınlarının akıyla çıkmışlardı bu zorlu eğitimden. Mutlu olmak, sevinmek, sevinçlerini paylaşmak en çok onların hakkıydı.
Tören bitmiş, diplomalarını almışlar, orduya katılmışlardı. Tören sonrası, okulların diploma törenlerinde keplerini havaya atmalarına benzer bir geleneği canlandırmak istemişlerdi. Kılıçlarını çekerek ant içtiler. Teknolojik çağda kılıç, salt bir simgeydi. Kılıçla savaş, çoktan tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştı.
Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılıklarını bildirdiler. Dosta güven verecek, düşmana korku salacaklardı. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza dek yaşatacaklardı. Atatürk ilke ve devrimlerine gönülden bağlıydılar. Bu yönde eğitilmişler, bunun için yetiştirilmişlerdi. İçtikleri bu antla ulusun beğenisini kazanmışlar, gönüllere girmişlerdi. Hepimizin gururu olmuşlardı.
İlk bir hafta sessiz, dingin geçti. Ne olduysa bir hafta sonra oldu. Rüzgârın yönü değişti. Tersten esmeye başladı rüzgâr. Ilık ve tatlı meltemin yerini sert, soğuk, dondurucu rüzgârlar aldı. Gözbebeğimiz , gurur duyduğumuz teğmenlerimiz, birden bire gözden düştü. Suçlu sayıldı. Disiplin suçu işledikleri savıyla haklarında disiplin soruşturması başlatıldı.
Kimse beklemiyordu bu sonucu. Kimseler, yorumlayamadi bu durumu. Suçları neydi? Başarılı olmak mıydı suçları? Yoksa kadın olmaları mıydı? Erkeklerden daha başarılı ve daha güçlü olmaları mıydı yoksa? Kadınlara, özellikle genç kızlara rol model olmaları mı korkuttu kimilerini? Kim bilir ? Belki de. Çünkü bu teğmenler, Kurtuluş Savaşı'nın simgesi, kahraman Türk kadınlarını örnek almışlardı kendilerine. Nene Hatun, Kara Fatma, Şerife Bacı, Gördes'li Makbule, esin kaynağı olmuştu onlara.
Dosta güven vermek, düşmana korku salmak mıydı yoksa suçları? Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılıklarını bildirmek mi suç sayıldı?
Nedeni ne olursa olsun, onlar ulusun gönlünde yerlerini çoktan aldılar. Bağımsızlık ve özgürlük ruhuyla yetişti onlar. Yurt, ulus, bayrak, devlet, bağımsızlık ve özgürlük kavramları , en kutsal değerlerdir onlar için. Yurt uğruna, bağımsızlık uğruna ölmek, yaşamaktır aslında.
" Ya istiklal ya ölüm" ilkesiyle yola çıkan, "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün askeridir onlar.
" Gökte yıldız, denizde kum tükenir,
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez. "
Zeki BAŞTÜRK