KERAMET SİZDE DEĞİL, RÜZGARDA!…
22 Mayis 2024 20:46:24
KERAMET SİZDE DEĞİL, RÜZGARDA!…
Ak Partinin ciddi bir kan kaybı yaşadığı yerel seçimler sonrası Kdz.Ereğli’de ilk günlerde yaşanan “Günah Keçisi” arayışı şuan durulmuş gibi görünüyor.
Her yerel seçim kaybında Kdz.Ereğli’de Ak Parti kanadında “kadrolu günah keçisi” ilan edilmeye alışkın biri olarak, birilerinin egolarını tatmin edecekse, ihanetlerini örtecekse, bencilliklerini ve hainliklerini kapatacaksa; vurun abalıya….
Elbette yerel seçimlerde ihanet, tezgah, şövenizm kaynaklı düşmanlık, bencillik, yapıcı değil yıkıcılık, şahsi menfaat ve çıkar İçin yapılan ayak oyunlarını gören biri olarak; Ereğli’de yaşanan olaylar ve bu olayları gerçekleştiren bazı tipler karşısında şaşkınlığımın bir kat daha arttığını söylemem hiçte abartı sayılmaz!
İşin özü bildiğimiz Ereğli! Kimin eli kimin cebinde belli değildi her zamanki gibi. Aslında belliydi de… işte eyle…
Son yerel seçimin diğer seçimlerden tek farkı kendisini dün Ak Partili olan lanse eden, “Reisçi” olarak naralar atıp, bu kimlikle nemalanan ve kimlik kazanan ihanetçilerin dün gizli kapaklı yaptıkları ihaneti fütursuzca açık açık yapmaktan geri kalmadığı bir seçim olmasıdır.
Seçim sürecinde değerlendirebileceğimiz birçok ihaneti, Ak Parti sayesinde hayatlarında pozitif değişim olup olmadığı tartışılır ve somut bir delil ortaya koyup koyamayacağımıza bakarak yapmak istiyorum.
Bu bakış açısıyla yaşananlar karşısında yaptıklarını bir türlü sağlıklı bir şekilde konumlandırmadığım iki önceki dönem vekil var.
Bu vekillerden biri Belediye Başkanlığı aday adaylığına direk başvururken, diğeri aday adayı olmaya bile tenezzül etmedi.
Aday adayı olmayan önceki dönem Milletvekili, Belediye Başkanda kendisinin kesin aday olduğunu kulislere pompalarken, bazı kişilere de açık açık kendi listesinden Belediye Meclis Üyesi adaylığı teklif ettiği konuşuldu. Son dakikaya kadar sanki adaylığı garantilemiş edasıyla çaba içindeydi. Alışkanlık işte! Ama sonuç onun caka sattığı gibi olmadı.
Akademisyen olan diğer eski vekili, Aday olduğunda tanıdım. Adaylığına en çok sevinenlerin başındaydım. Vekil olduktan sonra oda makas değiştirdi çünkü onun da seçildikten sonra çok başarılı, cengaver, onu İçin kendini siper eden (!) çılgın bir ekibi oldu.
Ama o ekip onu ikinci döneme taşıyacak yetkinliğe sahip değildi. Nihayetinde O da Belediye Başkanlığına başvurusunu yaptı, aday yapılmadı. Ondan sonra kendisini seçim meydanlarında göremedik. Onun adaylığına sevinenlerin milyonda biri kadar aday olana sevinemediğini düşünüyorum. Kendisine bu seçimlerde yaptıkları için sadece teessüf ediyorum.
Her ikisi içinde söyleyeceğim tekşey onlar varsa var, onlar yoksa gerisi tufan! Kişilik meselesi…
Şimdi bu iki eski vekilin aday belli olduktan sonra yaptıklarına bile-isteyerek değinmiyorum. Ama kendilerini haklı görmeye devam eden eylem ve söylem içinde olurlarsa, gördüklerimi paylaşmaktan hiçte geri durmayacağımı bildiklerini düşünüyorum.
Bu kişilere Ak Parti saflarında kimlik ve makam veren irade ile son yerel seçimlerde adayları belirleyen irade aynı!
Eğer siz dün hak ve hukukla aday yapıldığınız makamlara geldiyseniz, geldiğiniz makamlara gelirken gerçekten hak edenlerin hakkını yemediyseniz, gocunmanız normal.
Ama siz de hatırlı kişilerin referanslarıyla, arka kapılarda yapılan başka yöntemlerle o makamları elde ettiyseniz niye gocunuyorsunuz? Gocunmayın, çünkü bugün Belediye Başkan Adayı da benzer şekilde gelmiştir!
Yani gocunmanıza, aday yapılmadığınız İçin kendinizi üstün görecek kriterler aramaya, bulunmaz hint kumaşı havalarına girmeye, dün sizi vekil yapan partinizin kaybetmesi için elinizden geleni ardınıza koymanıza gerek yoktu.
Sizin kabullenmekte zorlandığınız, Keramet kişilerde değil, geliş yollarında! Yani keramet sizde değildi Sayın Vekiller, keramet Ak Parti rüzgarında!…
Madem keramet sizde ise, gidip başka partiden veya bağımsız aday olsaydınız?
Bakın Murat Sesli kerameti kendinde gördü. İyi Partiden isim benzerliği olan akrabasını aday yapıp, kampanyayı kendisi adaymış gibi yürütüp, daha önce Milletvekili adayı olan Belediye Meclis Üyesi adayının aldığı oyu bile alamadı.
Yani kimse kendini dev aynasında görmemeli. Siyasette hep “ben” diyenler kaptan-ı Derya modunda olanların gemiside de rüzgarsız ancak ego tatmin eder.
İşin özeti Azizim;
Ne hikmetse halkın oylarıyla Milletvekili gibi yüce bir görev üstlenen, milletvekilliği yaptıkları için bugün yüksek düzeyde emekli maaşı almaya hak kazanan bu vekiller, kendilerini o gün vekil yapan iradenin bugün Belediye Başkan Adayı olarak belirlediklerinin seçilmesi için kıllarını kıpırdatmadığı gibi, bence aleyhlerinde de ellerinden gelenleri yapmayı büyük başarıyla tamamlamışlardır.
Benim için en acısı, bu iki vekili aynı olayda, aynı yolda, aynı tavırda olduğunu yazmak. Anlayana…
Şimdi bana bunları söylemenin ve yazmanın ne manası var diyebilirsiniz.
Ben yazdım Çünkü;
“Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hâin sayılacak, hâinlere güvenilecek. Kişi kendisinden şahitlik etmesi istenmediği hâlde şahitlik edecek, yemin etmesi istenmediği hâlde yemin edecek.”
Hadisinde bahsedilen zamanın içinde olmadığımıza inanmak istediğim için yazdım.
Yazılarıma verdiğim aradan sonra, okuyucularımdan gelen taleple yeniden yazmaya başladım.
Haa!! seçim kaybıyla yaşadığınız mutluluğu tahmin etmekle birlikte bilmenizi isterim ki, sizlerden herhangi birinizi de aday yapsalardı sonuç değişmezdi.
Yani keramet sizde değil, Rüzgar meselesi!
Vesselam,
Selam ve dua ile…
Mustafa UYSAL