![100 YIL ÖNCE!](image/editor/6779_turgutg.jpg)
turgutguven67@gmail.com
100 YIL ÖNCE!
04 Mart 2024 08:00:00
100 YIL ÖNCE!
3 Mart 1924 Laik Türkiye Cumhuriyeti için önemli tarihlerden biridir! Bugün 3 Mart 2024 halifeliğin kaldırılışının, tarihin derinliklerine gönderilişinin 100. yılıdır. Milli Mücadele’nin en büyük devrimlerinden biridir.
100 yıl önce bugün ne yapılmıştı hatırlatayım..
9 Eylül1922 tarihinde işgal güçleri İzmir de denize dökülmüştü.. Ülke Mustafa Kemal’in önderliğinde tam bağımsızlık yolunda hızla ilerliyordu.. Aradan geçen bir buçuk yılda (3 Mart 1924) üç büyük devrim gerçekleşti.
1 Kasım 1922 zaferden 52 gün sonra padişahlık kaldırıldı..
29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi.
3 Mart 1924 Cumhuriyetin ilanından yaklaşık dört ay sonra halifelik kaldırıldı.
Medreseler kapatıldı.. Sınırlarımız içindeki tüm eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı, çağdaş ve karma eğitimin önü açıldı, öğretim birliği sağlandı.. Türkiye Cumhuriyeti artık Din Devleti değildi.
1 Kasım tarihinde padişahlık kaldırılırken halifelik korunmuştu.. Ancak bunun sakıncaları çok kısa sürede ortaya çıktı.. Osmanlının en yaşlı üyesi Abdülmecit meclis tarafından halife olarak seçilmişti.
Abdülmecit’in halife seçilmesi bazı din adamlarını ve milli mücadele karşıtlarını harekete geçirmişti. “Teali-i İslam Cemiyeti” başkanı İskilipli Atıf Hoca, İslam Yolu adlı kitabında halifenin “Peygamberin vekili ve halkın padişahı” olduğunu,: “Halife, Peygamber Efendimizin vekili olup, halkın dini ve dünya işlerine bakan ve onu idare eden genel reistir” diyordu. İskilipli Atıf Hocayı milli mücadele karşıtları diğer sözde din adamları da benzer söylemlerle takip edecekti..
Mustafa Kemal Atatürk, halifeliğin kaldırılmasından iki gün önce 1 Mart 1924’te Meclis’i açış konuşmasında şöyle diyordu: “İslam dinini, bir politika aracı konumundan uzaklaştırmak ve yüceltmek gereğini görüyoruz. Kutsal ve dini inançlarımızı ve vicdani değerlerimizi, her türlü çıkar ve ihtiraslara giriş sahnesi olan politikalar ve politikanın bütün kısımlarından bir an önce kesin biçimde kurtarmak zorunludur. Ancak bu suretle İslam dininin yüksekliği belirir” diyordu..
Mustafa Kemal Atatürk’e çeşitli yollardan baskı yapılıyor ve “halife olması” isteniyordu.
Kendisine önerilen, halifeliği kabul etmeyişinin gerekçelerini “Bütün Müslümanların bağlı olacağı bir halifelik makamının yönetme imkânı olamayacağını düşünüyorum. İran ve Afganistan gibi Müslüman devletler halifenin herhangi bir yetkisini tanımayacaklardır, çünkü o devletlerin bağımsızlıkları ve ulusal egemenlikleriyle bağdaşmayacaktır” diyordu.
Şimdi bir düşünün, 100 yıl sonra ülkeyi yönetenler böyle bir teklife acaba nasıl bakarlar.!
Çok partili hayatımızda sağcı iktidarların, neden Milli Eğitim Bakanlığı’nı istediklerini, dinin siyasete alet ettiklerini, dinci politikaları öne çıkardıklarını ve bu üç temel yasayı delmek için neden gayret gösterdikleri oldukça açıktır.
Alabildiğine çoğaltılan Kuran kursları, imam hatip liseleri, cemaat ve tarikatların vakıf okulları adı altında açıldığını görüyoruz.. Bu işleyişi açan 1980 faşist rejiminin kurucusu Kenan Evren ve arkadaşlarıdır. 1983 yılında çıkardıkları yasa ile imam hatip liselerine üniversitelerin her bölümüne girme yolu açılmıştır.
Bugün AKP’nin de yapmak istediği işlerin temeli, işte 12 Eylül askeri darbesi ile atılmıştır.
Aslında bu bir emperyalist projedir ve amacı Laik Türkiye Cumhuriyetini din devletine dönüştürmektir. Emperyalizm Türkiye’de halkın dinsel dogmalara sarılmasını, eleştiri akılın kullanılmasından uzaklaşmasını isterler. Türkiye’de halifeliğe geri dönülmesini isterler. Çünkü tek adam yönetimlerini ve bu tip toplumları ele geçirmek daha kolaydır. Diğer taraftan bu işbirlikçileri iktidara taşıyanlarda emperyalist güçlerdir.
Günümüzde ise sokaklarımızda, adliye koridorlarında şeriat naraları atılırken Cumhuriyetin savcıları sessiz kaldıkları yetmezmiş gibi, laikliği savunanları göz altına almaktalar.. Diğer bir bakış açısı ile bu karşı devrimcilerin, devrim yasalarına başkaldırısıdır. Oysa Devrim yasaları çağdaş demokrasinin ve çağdaş bir toplumun oluşması için ön koşuldur..
Ülkemizdeki din devleti isteyen süper güçler ve onların işbirlikçileri başarılı olamayacaktır. Türk halkı Atatürk devrimlerine ve ilkelerine her koşulda sadık kalacaktır.
3 MART KOZLU!
Bu tarih aynı zamanda şehrimiz için büyük açıların yaşandığı gündür. 3 Mart 1992 tarihinde akşam saatlerinde Kozlu maden ocağında grizu patlaması sonucu 263 madenci hayatını kaybetmişti.
1991 Madenci yürüyüşü sonrası yaşadığımız en büyük acıydı.. Yüzlerde kadın eşiz, yüzlerce çocuk babasız kalmıştı.. Bu yokluğu ve yarayı sarmak çok kolay olmadı tabi.. Babasız kalan bu çocuklar büyük bir ihtimalle bugün baba mesleğini babalarını kaybettikleri o maden ocaklarında sürdürüyorlar..
Dünyanın en zor mesleği madencilik babadan oğula geçen bir meslektir..
Tüm maden şehitlerimiz önünde saygı ile eğiliyorum.. Işıklar içinde olsunlar..
TURGUT GÜVEN
4 MART 2024
Hilafetin kaldırılmadı çok iyi olmuştur amma velakin halife olmaya çalışanlar vardır eşi hslife olduklarını verdiği konferansalara söyemişlerdir( ilk okul mezunu birisi koca koca proflara öğretmek istemişlerdir
Bizim çanımızı yakan faciaya gelince allahtan rahmet diliyor aziz hatıraları önünde saygı ile egiliyor bu makalenden dolayı kutluyorum can kardeşim eline gönlüne yüreğine sağlık
- s.
- 1