![CHP de değişim değil, DEVRİM gerek..](image/editor/6779_turgutg.jpg)
turgutguven67@gmail.com
CHP de değişim değil, DEVRİM gerek..
27 Haziran 2023 07:40:57
DEĞİŞİMDE NASIL?
Seçim sonrası ülke gündemini ne yazık ki iç sorunları ile CHP belirledi. Oysa CHP kendi iç sıkıntıları ile değil, halkın sıkıntıları ile gündem belirlemeliydi..
Bakınız CHP’de seçim yenilgisi sonrası nasıl olacağı belli olmayan “değişim” rüzgârı esmeye başladı. CHP’yi yöneten ve başarısız seçim sonuçlarının sorumluları dahi değişimden yana.. Ama bu değişim nasıl olacak sorusuna herkesin farklı bir cevabı var.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu kendisine yönelen tepkileri azaltmak adına seçim sonrası hatta iki seçim arasında (Onursal Adıgüzel ve Tuncay Özkan’ın istifası) değişime başladı.. İkinci tur sonrasında ise MYK’nın 12 üyesini değişti..
Bu MYK değişikliği sinsi bir kişiliğe sahip Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu koruma çabasıydı.. CHP tabanında kendisini “dürüst” diye ifade eden bir kesim Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışını kabul etse de, CHP’deki bilinçli, parti içindeki gelişmeleri yakından takip eden çoğunluk için yeterli değildi.. Bu nedenlerle değişim gündemden düşmüyor ve bu talep giderek büyüyeceğe, ülke sorunların önüne geçeceğe benziyor. Tabi bu durum her gün zam sağanağı altındaki ülkeyi yöneten AKP’nin çok işine geliyor..
Kılıçdaroğlu eğer dürüst ve samimi biri olsaydı, ülkenin en önemli seçim yenilgisini kabul edip, yapacağı ilk iş CHP’yi en kısa sürede kurultaya getirip siyasetten çekilmek olmalıydı. Ne yazık ki ilerlemiş yaşına rağmen bu siyasi olgunluğu gösteremedi. Bundan sonra CHP de istenilen değişim çok tartışmalı ve daha sert olacak gibi görünüyor.
CHP de değişim 2018 seçimlerinden hemen önce parti tüzüğü değiştirilerek Kılıçdaroğlu ve ekibi tarafından yapılmıştı. Ancak bu değişim şu an talep edilenin tam tersine geriye doğru yapılmıştı.. Nasıl olduğunu yazayım.
CHP de asıl konuşulması gereken eksen kayması, partinin ilkelerinden bilinçli ve planlı bir şekilden uzaklaştırılmasıdır. Çoğu zaman örnek verildiği gibi tenekedeki su yavaşça ısıtılırken içindeki kurbağa başına gelecek felaketten habersizdir.
Kılıçdaroğlu sinsi kişiliği ile CHP’ye sağdan hatta dini referans alan siyasetçileri yönetim kadrolarına taşırken “büyümek” adına partinin büyük bir kesimi sessiz kaldı. Din eksenli bu siyasetçiler hiç özeleştiri yapmadan kendilerine hediye edilen makamlarda yine CHP’yi eleştirdiler. Bu eleştirilere bile büyüyeceğiz diye hoşgörü ile bakıldı.
Örneğin İstanbul’dan Milletvekili yapılan Faik Tunay utanıp sıkılmadan “ben CHP milletvekiliyim ama CHP’li değilim” diyebildi..
Parti Meclisine cinsiyet kotasından Kılıçdaroğlu’nun desteği ile giren ve Genel Başkan Yardımcısı yapılan Mehmet Bekaroğlu CHP Genel Merkezindeki en büyük eksikliği fark ederek zemin kata hemen bir mescit açtı.
Yine Kılıçdaroğlu’nun elinden tutup genel başkan yardımcısı yaptığı Taraf gazetesinde Ergenekon – Balyoz kumpaslarının yazarı Yüksel Taşkın “Kemalizm ırkçılıktır” diyordu…
Daha sayabilirim.. Bülent Kuşoğlu, Abdüllatif Şener vs.
Kılıçdaroğlu bu kişilerin elinden tutup partiye alırken bu haksızlığa, ayrımcılığa itiraz eden kimleri partiden uzaklaştırmadı ki..
Adını hatırladıklarım, Onur Öymen, Mustafa Balbay, Önder Sav, Süheyl Batum, Emine Ülker Tarhan, Yılmaz Ateş, Muharrem İnce, Mehmet Sevigen, Hüsnü Bozkurt, Atilla Kart . Ahmet Kaya, Emre Köprülü.
En önemlisi ise şuydu. 2015 genel seçimlerinde önseçimle milletvekili olmuş Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı adaylığına karşı çıkan 65 milletvekilinin 2018 yılında yapılan genel seçimde tekrar milletvekili adayı gösterilmemesiydi. Kılıçdaroğlu kendine göre CHP’de temizlik yapmıştı..
İşte CHP’nin omurgasını bu operasyon ile kırılmış ve CHP Kılıçdaroğlu’nun istediği limana çekilmişti..
Tüm bu gelişmelere 10 Mart 2018 tarihinde yapılan Tüzük Kurultayı ile değiştirilen parti tüzüğünü de eklerseniz CHP’de tek adamlığın nasıl kurulduğunu anlarsınız. Kılıçdaroğlu’nun güç aldığı ve o çok sevdiği koltuğundan kalkmamasını sağlayan işte genel başkan olduktan sonra 4 kez değiştirdiği ve istediği hale getirdiği bu tüzük sayesindedir. Bu tüzük ile faşist bir parti yönetilebilir CHP asla yönetilemez.
İşte CHP’de anlatmaya çalıştığım gözden kaçan, zaman içinde unutulan bu değişim, partinin büyümesini değil, tam tersine yerinde saymasını hatta geriye gitmesini sağladı.. Partinin içinde yetişmiş kendi evlatları bir şekilde partiden uzaklaştırılırken üye ve seçmen kaybı da yaşandı.. Gelişmeleri yakından takip eden bilinçli seçmen CHP’den uzaklaştı, seçimlerde oy vermedi. Çünkü CHP Mustafa Kemal’in kurduğu parti değildi. Sağdan gelen dinci itibar görürken, partinin yetiştirdiği Kemalist, ulusalcı, solcu Atatürkçü kişiler partiden bir bahane ile uzaklaştırılıyordu..
CHP’de “tek adam” olan Kılıçdaroğlu’nun partiyi nasıl yönettiği konusunda İki örnek vereyim....
Kılıçdaroğlu bir sabah bir tv programında ülke gündemine “helalleşme” adı altında bir konuyu getirdi. Oysa CHP yıllarca iktidar olamamıştı ve helalleşme adı altında işlenen konularında sorumlusu olamazdı. 12 Eylül faşizminin işlediği suçları bile üstlendi Kılıçdaroğlu..
Bir başka gün “başörtüsü” dedi..
Bakınız bu iki konuyu ülke gündemine taşıyan Kılıçdaroğlu bu konuları PM’de hatta MYK’sin da bile tartışmamıştı.. PM, MYK üyeleri ve milletvekilleri , kısaca tüm örgüt içeriğini bilmediği bu konuları Kılıçdaroğlu gündeme getirdiği için savunmak zorunda kaldı..
İşte tek adamlık böyle bir şeydi ve CHP’de Kılıçdaroğlu diktatörlüğüne kimse ses çıkaramaz olmuştu. Sesini çıkaranın bileti kesiliyordu..
Tek adam parti içinde dilediğini yapıyor kendi yazdırdığı tüzüğe de uymuyordu üstelik..
Son bir örnek ile yazımı şimdilik noktalayayım..
CHP Tüzüğünün 52.1 maddesi diyor ki.. TBMM üyeliği için adayların belirlenmesinde yöntemler, önseçim, aday yoklaması ve merkez yoklamasıdır. Önseçim ve aday yoklaması, öncelikli yöntemlerdir.
Öncelikli olan yöntemler uygulandı mı? Hayır.
- 2.maddesi
(2) Aday saptamada hangi seçim çevresinde hangi yöntemin uygulanacağına il örgütünün görüşünü de alarak Parti Meclisi karar verir.
İl örgütlerine hangi yöntemi uygulayıp aday belirleyelim diye sordular mı? Hayır… Devam edelim..
Parti Meclisi, önseçim ya da aday yoklaması yapılan bir seçim çevresindeki aday listesinde, merkez adaylığı için Siyasi Partiler Kanunundaki ilkelere göre yeteri kadar sıra ayırabilir.
Bu şu demek Zonguldak’ta 5 milletvekili seçilecek, PM burada yeteri kadar kontenjan gösterebilir.. Bu da tamam.. Şimdi sıkı durun..
Bir kişi iki dönem üst üste merkez adayı gösterilemez.
Tüzüğün yürürlüğe girdiği tarih 10 Mart 2018.. Bu tarihten sonra yapılan ilk genel seçimde (24 Haziran 2018) merkez yoklaması ile aday gösterdiğin birini 14 Mayıs 2023 seçimlerinde tekrar merkez yoklaması ile aday gösteremezsiniz..
Ben değil CHP tüzüğünün 52.2 maddesi bunu diyor.
Kim uymuyor? CHP’de ki diktatör..
Böyle birinin Anayasayı tanımayan birini uyarma hakkı olabilir mi?
Sonuç olarak Ülkenin kurtuluşu için CHP’yi ilkelerine döndürmek şart.. Bunun içinde CHP de değişim değil, DEVRİM gerek..
TURGUT GÜVEN
27 Haziran 2023
Makaleni çok iyi okudum ve çok haklı buldum seni reis bile diyor ki 2başı bağlı kızımızı aldılar da ne oldu diyor gerçekten git gide otoriteyi kurdu artık partiyi gençlere bırakmalı çünkü bir yaştan sonra melekeler kayboluyor dediğin gibi devrim gerek devrim eski günleri özlüyorum bazen küçük oğluma takılıyorum gel millet vekili ol diye hem siyaset mezunu boğaziçinden hem biliyorsun ki alaylı bizimle köyleri gezerek politikanın içinde büyüdü seni bir kere daha kutluyorum
- s.
- 1