![İNSANLIK DEĞİL, SENSİN KÖTÜYE GİDEN.](image/editor/3321_meryem67.jpg)
kdzereyli.com@gmail.com
İNSANLIK DEĞİL, SENSİN KÖTÜYE GİDEN.
24 Subat 2023 12:04:01
MERYEMCE
Depremle birlikte '' Allahın ve Devletin unuttuğu yerler '' diyebileceğimiz kırsal kesimlere çevrildi birdenbire gözler.
Yıllardır fakirhanesine doğru dürüst ev eşyası alamamış bir depremzede nihayet kendisine küçük bir buzdolabı almanın mutluluğunu 2 gün bile yaşayamadan depreme yakalanan evi yerle bir olmuş, çok şükür ben iyiyim ama keşke buzdolabımıda kurtarabilseydim diyen bu vatandaşımız gibi kimbilir daha kaç kişi vardır kurtulduğuna bile doğru dürüst sevinemeyen.
Mal canın yongası diye boşuna dememişler, öyle ya hayata sıfırdan yeni baştan başlamak kolay olmasa gerek. Heyyy! Zenginler sözüm size, o çok övündüğünüz egonuzun tavan yaptığı, bu güne kadar bilerek ya da bilmeyerek farkına varmadığınız ayrıcalıklarınızın bu gün bir şamar gibi suratınıza inmesinden memnunmusunuz.
Hani o doymak bilmeyen nefsiniz yokmu? O nefsiniz biraz olsun sızladı mı?
Gerçi ben hiç umut etmiyorum vicdanınızın biraz olsun sızladığına. Öyle olsaydı geçmişte yaşanan 1999 depreminden büyük bir ders almış olurdunuz. Kötülük, arsızlık, doyumsuzluk iliklerinize kadar işlemiş bir kere, kolay kolay silinmez yüreğinizden o kara leke.
Aklıma şu an geldi bir karadeniz fıkrası duymuştum bir zamanlar;
Teknesiyle balık tutmak için denize çıkan Temel, '' Allahım fırtınaya tutulmadan bana kötü havanın geleceğini hissettir ki evime sağ salim dönebileyim '' demiş. aradan geçen bir kaç saat sonra hafif rüzgar esmeye başlamış, ardından yavaş yavaş hava bulutlanmaya ve kararmaya devam etmiş, derken yağmur çiselemeye başlamış ama bizim Temel de en ufak bir hareketlenme yok, o hala balığını tutmaya devam ediyormuş. Birdenbire gök gürlemeye, şimşekler çakmaya, sağanak halinde yağmur yağmaya başlayınca, hızla sallanan teknesinde korkmaya başlayan Temel bağıra bağıra ( Ey Allahım fırtına gelmeden bana haber ver dememişmiydim bu ne şimdi ) diye serzenişte bulununca, ( Ben sana ufaktan ufaktan haberler gönderdim de sen görmek ve duymak istemedin, önlemini almadan hayatına devam ettin ben ne yapayım ) diyen güçlü bir ses duymuş. Derler.....
Hani fıkra bu ya, keşke bizlerde biraz olsun uzmanların sesine kulak verip herşeyi usulüne ve ahlakına uygun liyakatli işler yapmayı tercih edebilseydik.
Namuslu ve ahlaklı olmak bu kadar mı zor. Hepimizin altına gideceği hepi topu bir avuç toprak, nedir bu dünya malına aç gözlü olmak.
Bu yalan dünyada başımızı soktuğumuz ev bizim yaşam alanımız, bir oda bir salon bir mutfak olsun ne fark eder yeter ki insanın kendine ait küçük bir evi olsun, kapını kapatıp içeri girdiğinde huzurun olsun. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayan eşyalarımız, çalışıp paramızı kazanacak bir işimiz olsun, azmış çokmuş kimin umurunda. Bunlar lüks değil zaruri ihtiyaçlardır.
Şimdi depremzedelere yapılan yardımlarla vicdanınızı rahatlatıp ülkedeki yoksulluğu kaldıramazsınız, bunlar geçici ve hatta bazen gösterişe indirgenen davranışlardır. Bizler yaralarımızı sürekli olarak kendimiz sarıyoruz. Hiç sorduk mu kendimize, neden derler komşu komşunun külüne muhtaçtır diye. Bizler her felakette önce halk halkın yardımına koşuyor. Önce Devlet gerekeni yapsın sonra millet olarak bize düşen ne varsa yaparız diyemiyoruz hiç.
Bizler oldum olası insani birlikteliğimizi yaşıyoruz. Ömürlük bir hesaplaşmayı yaşıyoruz. Yoksulluk kader değil, depremler kader değil, ihmalkarlığı çocuklarımıza ve torunlarımıza miras bırakmamanın çözümlerini bulmayı yaşıyoruz.
Dünyayı ne hale getirdi doymak bilmeyen insanoğlu, kime ne iyilik yaparsanız yapın bu saatten sonra o yakanıza yapışan günahlarınızdan arınamayacaksınız.
Denetimsizliğin, umursamazlığın , boşvermişliğin, arsızlığın, vicdansızlığın vebalini ülke olarak çok ağır ödemekteyiz.
İnsanlığını yitirmiş bir toplum aklını başına getirip silkelenip harekete geçmezse, ayağa kalkması topralanması zor olur.
Gün birlik günü, ayrıştırmadan birlikte organize olma günü, Türk'ün Türkten başka dostu yoktur diye yıllardır söylenir. Türk Milleti güçlüdür, akıllıdır bu kötü günleri de atlatır yeter ki hatalar, bu güne kadar yapılan yanlışlar artık görülsün ve tekrarlanmasın.
Din ve Devlet işleri birbirinden ayrılsın, ülkemin devleti varlığını, şefkatini, gücünü, halkını kucaklayarak göstersin. Devletine güvenen halk ayağa kalksın, belini doğrultsun artık yeter.
Zenginler ve Fakirler arasındaki bu uçurum bir son bulsun, bizler eskisi gibi mutlu, mesut, paylaşımcı, vicdanlı, dürüst insanlar arasında korkmadan, başımızı yere eğmeden yaşamak istiyoruz.
Depremde yıkılan bina enkazını kaldırmak kolaydır da, zor olan bu enkazın altında kalan, giden yaşamları normal olarak gören insanların arasın da yaşamak zorunda kalmaktır.
Bir zaman sonra bu yaşananları da unutacağız, hatırlayacağız ama yüreğimizde hissettiğimiz o sıcak acısını unutacağız, anılarda kare kare yaşayacağız. Çünkü insan beyni unutmaya programlanmış, aksi olsaydı böylesi felaketler sürekli yaşanmaz çözümler üretilirdi.
Bunları daha öncede yaşamıştık demek istemiyorsak, herkes kendine düşen görevi lütfen layıkıyla yapsın.
Bu dünya ve dünya malları kimseye ait değil herkesin geçici mekanı, geride bıraktığınız isim yazılı bir mezar taşı.
İNSAN HER YERDE AYNI İNSANDIR AMA
İNSANLIK BİR NİMETTİR HERKESE NASİP OLMAZ.
KORKUYORUM BİR GÜN BİRİ ÇIKIP EYYYY! İNSANOĞLU DEDİĞİNDE KİMSE ÜZERİNE ALINMAYACAK DİYE.
Meryem ALTUNKAYA
TÜRKİYE BAĞIMSIZ EMEKLİLER PLATFORMU
BASIN VE MEDYADAN SORUMLU BAŞKAN YARDIMCISI
24.02.2023
Bu kadarmı güzel anlatılır güzel kardesim yüregine saglık düsündüklerimizi kağıda ďökmüssün kutlarım
- s.
- 1