" Bozkurt " Sembolünün Atatürk için önemi tarihi olaydan da anlaşılıyor.
2 Ağustos 1926 tarihinde Türk vapuru Bozkurt ile Lotus adındaki Fransız vapurunun Ege denizindeki Midilli açıklarında çarpışarak batması ve 8 Türk vatandaşının hayatını kaybetmesi sonucu Bozkurt'un kaptanı ile beraber Fransız gemisinin nöbetçi kaptanı Demons'un İstanbul'da Türkiye Devleti tarafından tutuklanması neticesinde başlayan uluslararası bir davadır.
Haber giriş tarihi : 02-08-2024 | 09 : 20 22
Haber güncelleme tarihi : 02-08-2024 | 09 : 20 22
Cumhuriyetin Uluslararası Alanda Kazandığı Bir Hukuk Zaferi
BOZKURT- LOTUS DAVASI
Dava Cenevre Adalet Divanında Görülmüş ve Türkiye'yi Atatürk'ün Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt başarı ile temsil etmişti.
Cumhuriyet tarihinin uluslararası alanda Lozan’dan sonra kazandığı ikinci hukuk zaferi olan “Bozkurt-Lotus Davası”
Bozkurt, eski bir Rus donanması gemisinin teçhizatı çıkarılarak ticari hale getirilmiş bir gemiydi. Akdeniz limanlarıyla İstanbul arasında taşımacılık yapıyordu.
Bozkurt Vapuru'muzla Lotus adındaki Fransız posta vapuru 2 Ağustos 1926 günü Adalar Denizinde Sığrı açıklarında çarpıştılar ve bu çarpışma sonunda Bozkurt Vapuru battı..
8 Türk de bu deniz kazasında gemi ile birlikte sulara gömüldüler. Bozkurt'un kaptanı Haşan Kaptan kurtulanlar arasındaydı.
Fransız Lotus gemisi Bozkurt’un sağ kalan mürettebatını denizden toplayarak İstanbul limanına demir attı.
Lotus gemisi İstanbul'a gelince kaptanı olan Jean Demons ile Haşan Kaptan tutuklandılar.
Kaza hakkında İstanbul Savcılığı koğuşturma açtı.
Kazayı soruşturan polis, Lotus’un kaptanı Demons’u tutuklamış ve mahkeme haklarında 80 gün hapis cezası vermişti. Bu olay o dönemde büyük bir uluslararası hukuk savaşına
Fransızlar Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu unutmuş, Türkiye’nin bir Fransızı yargılayamayacağını ileri sürmüş, mahkûmiyeti protesto etmişti.
Fransız Hükümeti Türk mahkemelerinin bu davaya bakmayacağını, yetkili mahkemenin Fransız mahkemesi olduğunu ileri sürdü.
Mahmut Esat Bey, Atatürk’e Lahey Adalet Divanına gidilme önerisini sunmuş, davayı kaybettiği takdirde memlekete bir daha dönmem diyerek büyük bir kararlılıkla olayın üzerine gitmişti. Bunun üzerine Atatürk, kendisine, “Güle güle git. Kazanacaksın. Kazanmasan da memleket seni bağrına basacaktır” diyerek büyük bir cesaret vermiştir.
Türkiye ise bu iddiaya kabul etmediğinden karar verilmek üzere Milletlerarası Adalet Divanına başvuruldu.
Çözüme bağlanması istenilen anlaşmazlık şuydu:
“Türkiye, Fransız kaptan Jean Demons hakkında koğuşturma açmakla milletlerarası hukuka aykırı bir davranışta bulunmuş mudur, bulunmamış mıdır?” Fransız mahkemesi açık denizlerde işlenen suçlarda suçu işleyen geminin devletini, yani bu olayda Fransa'yı yetkili görüyordu.
Lahey'de toplanan Milletlerarası Adalet Divanı 12 Ekim 1926 gününde, Fransa'nın ileri sürdüğü tezin zorunlu ve kesin bir kural olmadığına, ayrıca zarar gören gemi Türk bayrağı taşıdığından Türk mahkemelerinin koğuşturma yapabileceğine karar verdi.
12 kişilik kurulda oylar 6'ya karşı 6 olarak belirmişti. Fakat Divan Başkanının görüşü Türk tezinden yana olduğundan davayı biz kazanmış oluyorduk.
Bozkurt - Lotus davasını Türkiye adına günün Adalet Bakanı Profesör Mahmut Esat Bey takip etmiş ve Türk tezini büyük bir başarı ile savunmuştu. Türkiye Cumhuriyeti lehine sonuçlanan dava büyük bir yankı uyandırmıştı.
Lahey’deki duruşmalara katılan Türk heyeti tarafından batan geminin adından esinlenerek tunçtan bir bozkurt heykeli yaptırılarak Mustafa Kemal Paşa’ya hediye edilmişti.
Henüz 35 yaşında olan Mahmut Esat Bey, Soyadı Kanunu çıkınca Atatürk kendisinin bu hizmetini hatırlayarak ona Bozkurt soyadını verdi.
Haber kaynak, Avukat Emine AYGÖREN
Haber :
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Dünyadan
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor