Akbelen’de mücadele eden tüm dostlara selam olsun
Uzmanlar ve Maden işçileri ne diyor?
Kimileri ağaç kesimine karşı çıkıyor kimileri de 'Santral kapanırsa nasıl geçineceğiz?' diyor. Ağaçları kesmeden üretime devam etmenin yolu var mı sorusuna uzmanların verdiği cevaplar.
Haber giriş tarihi : 30-07-2023 | 13 : 37 05
Haber güncelleme tarihi : 30-07-2023 | 13 : 37 05
TES İŞ Sendikası Başkanı Fatih Erçelik, "Bölgede faaliyet gösteren 3 termik santral var. Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy. 6 bine yakın kişi geçimini sağlıyor. Yeniköy ile Kemerköy termik santralleri Akbelen'deki linyitten faydalanacak. Şirket oradaki linyit yataklarını çıkardıktan sonra sahayı eski haline getirerek Orman Genel Müdürlüğü'ne teslim edecek. Maden için açılan orman alanları yeniden ağaçlandırılır. Dünyanın hiçbir yerinde ağaç kesmeden maden çıkartmaktan vazgeçilmez. Bizler ormanlarımızı ve doğamızı seviyoruz. Madenlerimizi ülkemizin zenginliği haline getireceğiz" dedi.
Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş., Akbelen Ormanı'nda maden sahasının genişletilerek açılması için gereken ağaç kesimiyle yaklaşık bir haftadır gündemde. Kimi madenler bizim diyor, kimi zeytinliğimiz, kimi karşı çıkıyor kimi ekmek paramız diyor. Bu duruma uzmanların verdiği cevap ise, durumun hem çevre hem de enerji üretimi açısından kamunun çıkarları yönünde değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.
Yerli linyit kömürü kullanarak elektrik üretimi yapan Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş., 2014 yılında, Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (TES-İŞ), Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Maden-İş), siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin aylarca süren mücadelesine rağmen IC İçtaş ve Limak Enerji firmaları tarafından devralınarak özelleştirildi. Bugün, Yeniköy Termik Santrali’nde 2 ünite ve Kemerköy Termik Santrali’nde 3 ünite ile toplam 1095 MW kurulu güce sahip santraller Türkiye’nin elektrik ihtiyacının ortalama yüzde 2,5’ini, Ege’de kullanılan elektriğin ise yaklaşık yüzde 62’sini karşılıyor.
Enerji üretimini sürdürebilmek için maden ruhsat sahalarındaki 78 hektarlık alanda bulunan linyit rezervini çıkartmak için kesime başlayan işletme, İkizköylü sakinlerinin direnişiyle karşılaştı. Köy sakinlerinden bazılarının ağaçların kesilmesini önlemek için nöbet başlattı. Öte yandan, Tes-İş ve Maden-İş iddia edildiği gibi bir ağaç "katliamı"nın olmadığını kaydetti. Milas muhtarları ise, bölge halkının itirazı olmadığını, kesime karşı çıkmak için eylem yapan vatandaşların dışarıdan geldiklerini öne sürdü.
'40 YIL SONRA KONUŞMAYACAĞIZ AMA ŞU AN MECBURUZ'
"Ağaçların kesimi yerine yeni bir formül bulunabilir mi, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek mümkün mü?" sorularını yanıtlayan 9 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar:
"Şu anda Türkiye'nin kurulu enerji gücünün yüzde 54'ü yenilenebilir enerji. Geliştirmeye de devam ediyoruz ancak bizim şu dezavantajımız var: Örneğin, 100 MW'lık bir nükleer santral kurarsanız buradan yüzde 95 net enerji alırsınız, kömür santrallerinde bu oran yüzde 80, hidroelektrik santrallerinde yüzde 65'tir ama doğaya bağlısınızdır. Yağmur yağmazsa olay biter ki bunu 2021 yılında gördük. Barajlar boşalınca herkes kömür ve doğalgaza saldırdı. Kömür 60 dolardan 400'e çıktı. Petrol 25 dolardan 100'e fırladı. Yenilenebilir enerjide rüzgarda da iyiyiz ama bunların tümünün Türkiye'nin enerjisini sağlaması için henüz erken. Ben bir 40-50 yıl sonra böyle bir sorunumuzun kalmayacağına inanıyorum, termik santral de konuşmayacağız. Bizim nükleer santral gibi güçlü bir enerji kaynağı yaratacak tesisimiz bulunmadığı için geri planda sizin arkanızda sağlam bir enerji üretecek teknolojiniz bulunmalı. Haliyle termik santrale şu anda mecburuz.
"Bu tesisin yapımına 80'li yılların başında başlandı. Baştan yapılmaması gerekiyordu çünkü doğal olarak muhteşem ötesi bir yer. Yanlıştı, yapıldı ama mutlaka başka bir yere de termik santral kurmanız lazım. Şu anda çok ciddi miktarda kömür ithal ediyoruz. Örneğin Mersin'deki santralde kömürün tamamını ithal ediyoruz. Türkiye'de toplam kömür ithalatının yüzde 39'unu da Kolombiya'dan ithal ediyoruz. Çok ciddi oranda enerjide dışa bağımlılığımız var.
ENERJİ AÇIĞINA DİKKAT ÇEKTİ
"Karaburun ve Çeşme civarındaki rüzgar santrallerinin hepsi mahkemelik oldu. Ne yaparsak yapalım bir sorun yaşayacağız. Ama şimdi şu var, 1970'lı yıllarda 100 rüzgar tribününün ürettiği enerjiyi şu an tek bir tanesi üretiyor. Teknoloji geliştikçe bu sorunlar kalkacak ve belki de bir 100 yıl sonra evlerimizin üzerine takacağımız küçücük bir panelle tüm enerjimizi karşılayabileceğiz. Bu şu anda da olabilir ancak depolama sorunu var. 100 yıl sonra termik santral görmeyeceğiz ama şu anda ihtiyacımız var çünkü çok büyük paralar veriyoruz. Muazzam bir enerji açığımız var hem de her yönden. Ancak, bölgedeki insanlar bir yönden de haklı, az buz bir alandan bahsetmiyoruz. Yaşadığımız krizin de en temel nedeni enerji ve yurtdışına bağımlıyız. Bu nedenle şu an yapabileceğimiz tek şey de termik. Keşke bu santral en baştan hatalı bir yere yapılmasaydı.
Ostim Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Kılkış ise, düşük kalorili, yüksek kül ve nem oranına sahip linyitin artık dünyada ki yerini kaybettiğini ancak ihtiyacımız olan kömürü çıkarırken ve güç üretimi için santrallerde değerlendirirken en son teknolojilerin, örneğin akışkan yataklı kazanların kullanımı ve çok kademeli filtrelemenin olmazsa olmaz anlayışı ile önemli atılımların yapılmasının gerekli olduğunu vurguladı. Söz konusu sahadaki santraller bu tür teknolojilerden yoksun kalmıştır. Baca gazlarının ve kül depolamanın radyoaktif çevresel etkileri ekonomik analizlerde ve çevre değerlendirmesinde yeterince göz önünde tutulmamaktadır. Amaç sadece yatırımın basit geri dönüşü ile ilişkilendirildiği sürece ağaç kesmenin kömür çıkarma için müsaade edilebilir olduğu gibi çarpık görüşler öne sürülebilmektedir. Olgun bir ağaç kesildiği takdirde, yıllık aynı miktarda karbondioksit tutumunu yakalayabilmek için kesilen her olgun ağaç için en az 80 genç fidanın çam türünde ise yaklaşık 120 fidanın dikilmesi gerektiğini ifade eden Kılkış, "Ki bunlar da daha büyüyecek de sizin karbondioksit salımınızı önleyecek. Oysa tam aksi yapılarak ağaçlar kesiliyor." dedi.
Kılkış, yenilenebilir enerji alternatiflerine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Yenilebilir enerji kullanılamaz mı? Olur ama açık ve üretken olmayan arazi olması gerekir, yani sizin oraya örneğin güneş tarlası kurabilmeniz için yine ağaç kesmeniz lazım. Ağaç kesmenin bir de ekolojik boyutu var. Daha çok ormanlık ya da tarım arazisi olmayan, kıraç, kayalık bölgelere konulmalı. Rüzgâr türbinlerinin de ormanlık alana konulmasının bazı zararları var, yangın çıkarabilir. Bu bölge biraz şanssız görünüyor. Ancak, yapılacak araştırmalarla jeotermal enerji çıkabilir. Görünen tek şans yenilenebilir enerji diyorsak, uygunsa jeotermal enerjiden elektrik üretmek. En iyisi ormana da zarar vermeden gerekli testler yapılarak bu formül için harekete geçmek. Çünkü ormanı keserek kömür sahası için alan genişletmek hem karbondioksit salımını santralde artırmak hem de karbondioksiti tutacak ağaçları ortadan kaldırmak anlamına geliyor. Bu iki kat karbondioksit salımı ve çevre felaketi demek."
Maden-İş Yatağan ve Havalisi Şube Başkanı Osman İlhan ve TES-İŞ Yatağan Şube Başkanı, TÜRK-İŞ Muğla İl Temsilcisi Fatih Erçelik'in imzasıyla hazırlanan raporda, şunlar öne çıktı:
"Ortada öyle çarpıtıldığı gibi herhangi bir ağaç veya zeytin katliamı yoktur. Taşıma öncesinde yapılan budama işlemine ağaç katli diyenler maalesef iftira suçu işlemektedirler. Olay yıllardır yapıldığı gibi zeytinlerin budandıktan sonra kök bütünlüğü sağlanarak sökülüp başka bir yere dikilmesinden ibarettir. Zeytinler taşındıkları yeni yerlerinde yeşerip zeytin veriyorlar."
Santraller ve kömür ocaklarında yaklaşık 5 bin işçinin çalıştığı bilgisinin yanı sıra bölgede kömür maden sahaları ve işletme alanları ile tarım alanları kesiştiği belirtilen raporda, "Özellikle zeytinlik alanlarda madencilik yatırım ve faaliyetleri yasal mevzuatlar çerçevesinde neredeyse imkansız hale gelmiştir. Bölgemizde madencilik faaliyetleri için alınan yasal izinlerin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle sık sık davalar açılmaktadır. Halbuki termik santraller için kömür çıkarılan alanlar daha sonra ağaçlandırılarak yeşile dönüştürülüyor." denildi.
Enerji ve maden işçilerinin işini ve geleceklerini tehdit eden saldırılarla karşı karşıya olduğu kaydedilen raporda, şunlar yer aldı:
"TES-İŞ ve Maden-İş Sendikaları olarak bugüne kadar sustuk, polemiğe girmemeye özen gösterdik. Ancak santrallerde üretimin durmasına neden olacak eylemlere karşı sessiz kalamayız. İşimiz, Aşımız ve Geleceğimiz bizim kırmızı çizgimizdir. Biz ekmeğimizin peşindeyiz. Ortada zeytin katliamı filan yoktur. Halkımızı bu tür bilgi kirliliğine ve provokasyonlara karşı daha dikkatli olmaya davet ediyoruz. Sonuç olarak; bölgemiz ve ülkemiz ekonomisine çok önemli bir katma değer yaratan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerinin kömüre ulaşımının engellenmesi durumunda ciddi sorunların ortaya çıkacağı ve dolayısıyla elektrik üretiminin sekteye uğrayacağı aşikardır. Desteklerinizi bekliyoruz."
Milas'a bağlı muhtarlar da daha önce yaptıkları açıklamada, şu ifadeleri kullandı:
"Yaklaşık 40 yıldır bu santrallerle birlikte yaşıyoruz. 40 yıldır onlar enerji üretiyor; biz zeytin yetiştiriyor, toprağı işliyor, hayvancılık yapıyor, onların ürettiği enerjiden faydalanıyoruz. Santraller, sadece enerji üretmiyor, bölgemizin ekonomisini ayakta tutuyor.
"Bölgeye yabancı insanların bile bölgeyle ilgili tasarrufları oluyor ama kimse bize danışmıyor. Buraya yılda bir kez tatil için gelen insanlar geleceğimizle ilgili kararlar vermeye çalışıyorlar. Kameraların karşısına geçip Milas köylüsü gibi görünmek için başlarına yemeni bağlayan bu insanları tanıyor ve bizden olmadıklarını biliyoruz.
"Bu sözde çevreciler diyorlar ki; santraller kapatılsın, kömür çıkarılmasın!' Acaba biliyorlar mı, burada bulunan 26 köyde yaşayanların önemli bir kısmı santral sayesinde geçimini sağlıyor, evine ekmek götürüyor, çocuklarını büyük şehirlere üniversiteye gönderebiliyor...
"Toprağı işleminin önemini bildiğimiz gibi ülkenin enerjiye ihtiyacı olduğunu da biliyoruz. Bir yandan tarımla uğraşırken bir yandan da ailemizden en az bir kişi santralde çalışıyor. Yüzlerce insanımız santralden emekli olmuş, emekli maaşıyla rahatça geçiniyor. Santraller sayesinde köylerimizden büyük şehirlere göç etmek zorunda kalmıyoruz. Diyeceğimiz o ki, biz bu bölgenin insanıyız, burada yaşıyoruz ve burayı en iyi biz biliyoruz. Kimse dışarıdan gelip bize ahkam kesmesin, şov yapmasın. Madenciliği de tarımı da biz yapıyoruz."
Bölgede eylem yapanlar ise Akbelen Ormanı'nın pek çok hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yaptığını, yaşlı ve doğal bir kızılçam ormanı olduğunu ifade ediyor. Eylemciler, taleplerini şöyle sıralıyor:
- Kesiminin hemen durdurulması;
- Akbelen Ormanı alanında maden işletme izni veren kararın iptal edilmesi;
- Akbelen Ormanı'nı da içine alan 86541 no’lu ruhsat alanı içindeki maden sahası genişletme projesinin; mevzuat gereği Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerin kapasite artırımı projesi, bölgedeki diğer kömür ocakları ve Yatağan Termik Santrali, diğer madencilik ve endüstriyel tarım gibi faaliyetler ile birlikte toplam (kümülatif) etkilerini ele alacak şekilde Bütünleşik Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi tutulması;
- Santral ve madenlerin ömürlerinin uzatılmasıyla ilgili planların halka sorulması.
ZEYTİNLİK DÜZENLEMESİ
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, elektrik ihtiyacının karşılanmasına yönelik yapılacak madencilik faaliyetinin zeytinlik alanlara denk gelmesi durumunda uygulanacak yeni usul ve esaslara ilişkin düzenleme yaptı. Düzenleme şöyle ifade edildi: "Kamu yararının gözetilmesi şartıyla, sahada madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının iznine tabi olacaktır. Sahadaki zeytin ağaçları Tarım ve Orman Bakanlığı’nın izni ve uygun görüşüyle, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükteki yeni bir bölgeye taşınacaktır. Zeytin ağaçların kesilmesi söz konusu değildir.
1 AĞACA KARŞI 5 FİDAN
"Zeytin ağaçlarının taşınacağı bölge, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenecek ve mücbir bir sebep olmadıkça taşınma işlemi olmayacaktır. Zeytin sahasının taşınmasına ilişkin tüm masraflar ve ortaya çıkacak tüm talepler, ilgili sahada maden faaliyeti yürütecek şirket tarafından karşılanacaktır. İlgili firma, taşınan ve tutmayan her bir zeytin ağacına karşılık 5 yeni fidan dikmekle yükümlü olacaktır. Sahadaki maden faaliyetlerinin tamamlanmasının ardından, saha rehabilite edilecek ve eski haline getirilecektir. Sahanın rehabilite edilmesi Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun bir şekilde gerçekleştirilecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş., ağaçların kesilmesini önleyecek şekilde yer altı madenciliğinin yapılmasının mümkün olmadığını ifade etti. Şirketten gelen yanıt şöyle oldu:
"Akbelen bölgesinin jeolojik yapısı gereği açık madenciliğe uygun olmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış durumda. Kamu kurumlarımızın ve akademisyenlerin yaptığı inceleme ve araştırmalara göre, Akbelen bölgesinin toprak yapısı yeraltı madenciliğine izin vermiyor. Araştırmalar, bölgede en üst tabakanın 1 ila 4 metre derinliğe sahip mineral bir toprak yapısına sahip olduğunu, ikinci katmanda ise 5 ila 15 metre arasında marn taşı adı verilen bir jeolojik yapının olduğunu ortaya çıkardı. Marn taşının altında ise 10 ila 20 metre uzunluğunda linyit tabakası bulunuyor. Linyit cevherinin yüzeye çok yakın olması ve marn taşının yumuşak yapısı nedeniyle galeriler açarak yeraltı madenciliği yapmanın teknik olarak mümkün olmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış durumda.
'ZEYTİNLİK YOK'
Şirket, kesim yapılacak bölgeye ilişkin şu bilgileri verdi:
"Söz konusu ağaçların önemli bir bölümünün orman işletmeciliği açısından ömrünü doldurduğu ve yenilenmesi gerektiği uzmanlar tarafından raporlanmış durumda. Akbelen bölgesinde herhangi bir zeytin ağacı ya da zeytinlik bulunmamaktadır."
Haber :
ETİKETLER : Yazdır
Dünyadan
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor